Gündem zehirlenmesi…

Son günlerin en sıcak gündemi şüphesiz, İsrail saldırısının ardından ABD’nin baskısıyla BM Güvenlik Konseyi’nin İran’a yönelik “ağır yaptırımlar” kararı ve Türkiye’nin “ret” oyu. Diğer gündemler buna bağlı ele alınıyor…

Türkiye ve Brezilya’nın arabuluculuğuyla “İran’la uranyum takas anlaşması”nın ardından ABD’nin ısrarı ve dayatmasıyla “yaptırımlar”ın devreye sokulması, en başta Ankara’nın barış ve uzlaşma çabalarını tahrip etmekte.

Oysa, ABD daha önce “takas anlaşması”nı diyaloga kapı açan ve İran’la müzâkere zeminini temin eden güven arttırıcı tedbirler olarak uygun görmüş ve desteklemişti. Uluslararası Enerji Kurumu—önceki—Başkanı Muhammed Baradey’in teklifi ve ABD’nin “oluru”yla yapılan “takas anlaşması”na karşı, yine ABD’nin öncülüğünde “yaptırımlar”a gidilmesi, Amerikan yönetiminin “stratejik müttefiklik”ten sonra “model ortak” olarak tanımladığı Türkiye’yi uluslar arası arenada tam bir devre dışı bıraktırma ve açığa çıkarma oyunu…

Bu bakımdan, Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun, Obama yönetiminin “üzüntü duyup” “hayal kırıklığı”yla kınadığı Türkiye’nin “hayır” oyunun “müzakere zeminini açık tuttuğu” yorumu, peşinen havada kalıyor.

Kısacası, bu emr-i vaki, ABD’nin Ortadoğu’da barış ve istikrar istemediğini ve “İsrail’in güvenliği”ni herşeye tercih ettiğini bir defa daha ortaya koyuyor.

Ve İsrail’in “yetersiz” bulduğu “yaptırımlar”, İran’la müzâkereyi değil, ABD ve işgal ortaklarının Irak ve Afganistan’a ilâveten İslâm dünyasında yeni bir küresel hegemonya ve çıkar cephesi açma ve ucu Şîi kuşağı-Sünnî ekseni çatışmasına varacak bölgesel büyük fitneyi alevlendirme maksadını deşifre ediyor…

TIRMANDIRILAN TERÖR VE TEHDİT!

Bu arada, yedi askerin şehid edildiği İskenderun saldırısının, İsrail’in Akdeniz’de resmî rakamlara göre dokuz kişiyi katledip yirmisini yaraladığı Mavi Marmara baskınıyla eş zamanlı olması, tartışmaları devam ediyor.

Kandil’deki terör örgütü elebaşılarından Karayılan’ın bizzat üstlenmesine karşı, iktidar partisi sözcülerinin “tesâdüf olmayacağı”nı söylediği, Anamuhalefet Partisi Genel Başkanı’nın “mânidar” bulduğu ve en son Başbakan’ın “taşeronluk” nitelemesi, bu konudaki soru işâretlerini çoğaltıyor…

İstifhamların ortasında en son askerleri taşıyan otobüsü hedef alan mayın patlaması gibi, terör örgütünün mayın tuzakları, saldırıları ve çatışmalarla peşpeşe şehidler verilmesi, “açılım”ın ana amaçlarının başında gelen “terör örgütünün tasfiyesi”, “terörün bitmesi” ve “anaların gözyaşının dinmesi” söylemlerinin aksine, terör daha da tırmanmakta.

İmralı’dan “terörün azdırılacağı”, “büyük şehirlerde orta ölçekli isyanların baş göstereceği” tehditleri gelmekte. PKK’nın sivil yapılanması olan KCK operasyonlara karşı sokağa dökülen terör örgütü sempatizanlarının önüne geçen BDP temsilcilerinden, yeniden “İmralı’nın muhatap alınması” şartı koşulmakta. “Terör devam edecek” şantajıyla Terörle Mücadele Yasası’nın değiştirilmesi ve düzeltilmesi isteği garâbeti sergilenmekte! Ve bu vasatta güya “âcil düzenlemeler”in başında gelen, ancak aylardır sürüncemede bırakılan “taş atan çocuklarla ilgili tasarı” Meclis’in gündemine gelmekte.

ABD ve İsrail’in resmen desteklediği PKK’nın İran’a yönelik terör ve bölücülük yapan kolu PEJAK terör kamplarının İran savaş uçaklarınca bombalandığı ve Türkiye’nin sınır ötesi operasyonlara hız verdiği süreçte Barzani’nin “Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Başkanı” sıfatıyla “Irak ve bölgesel bayrağı olmadan” resmen karşılanması, oldukça anlamlı…

TARTIŞILACAK TASARILAR…

Bu hayhuyda Seçimlerin üzerinden aylar geçtiği halde hâlâ hükûmetin kurulmadığı siyasî bunalım ve kargaşa içindeki Irak’ta bir türlü istikrar sağlanamamakta…

Erbil’in Bağdat’a baş kaldırması, Kuzey Irak yerel yönetiminin ayrılıkçı tutumu, özellikle petrol ihâlelerinde merkezî hükûmeti takmaması, Türkiye’nin başta gelen kırmızı çizgilerinden olan Irak’ın bütünlüğü ve Kerkük’ün statüsünü yeniden tartışmaya açmakta…

Dış gündem gürültüsünde içte de fevkalâde önemli gelişmeler oluyor. En başta Anayasa Mahkemesi’nin “anayasa paketi”ni inceleme kararı, yeni tartışmaların habercisi. Yine yeni Maden Yasası, Meclis Genel Kurulu’nda. Görünen o ki maden arama-çıkarma ruhsatının kamudan (MTA’dan) özel sektör perdesinde ecnebilere peşkeş çekilmesi cihetiyle önümüzdeki dönemde çokça tartışılacak.

Keza hâlen Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurumu’nun usûlsüzlüklerini incelediği RTÜK yasası değişikliği tasarısı, Meclis komisyonunda. Yabancıların yayın kuruluşlarındaki hisselerinin yüzde 50’ye çıkarılmasını ve birden fazla yayın kuruluşuna ortak olmasını öngören bu tasarı da medyanın yabancı sektörün kontrolüne kayması açısından AKP iktidarının en çok tartışılacak icraatlarının başında gelecek…

Neticede hazırlıksız ve başarısız politikalar daha baştan gündemi zehirliyor. İran’la “takas anlaşması”nın zehirlenmesinde olduğu gibi…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*