Hizan’dan hazin bir feryat

alt

Sinan, Vedat, Murat..

Hizan’lı Vedat Aydın, henüz 16 yaşında. Lise 1. sınıf öğrencisi. Astım hastası. Yaklaşık kırk gündür kayıp. Galip kanaat, örgüt dağa kaçırmış. Ailesi yasta. Elem, hüzün, keder, acı, hasret baştan aşmış. Annesi Leman Hanımın feryâdı yürekleri yakıyor:

– Bana evlâdımı getirin!

– Yalvarıyorum, bana Vedat’ımı bulun!

– Gecem yok, gündüzüm yok. Evlâdıma kavuşmadan huzur bana haram.

– Bütün yetkililere, büyüklere sesleniyorum: Elinizi ayağınızı öpeyim, bana evlâdımı bulup getirin!
* * *
Evet, feryâd û figân bu minvâl üzere sürüp gidiyor. Anne bir yandan, baba bir yandan, kardeşler, halalar, teyzeler bir yandan… Hepsinin de yüreği yangın yerine dönmüş adeta.

Onların haklı feryadına biz de katılıyoruz. Çektikleri acıyı ruhumuzda, vicdanımızda hissediyoruz. Allah, kimseye böylesi acılar, kederler yaşatmasın.
* * *
Günlerdir Hükümet Konağı önünde kurdukları çadırda çile dolduran ailesinin anlattığına göre, Vedat “Okula gidiyorum” diyerek evden çıkmış. Gidiş o gidiş; kendisinden bir daha haber alınamamış.

Vedat’ın ailesi, oğullarının terör örgütü tarafından kaçırıldığına inanıyor. Çocukları gelinceye kadar da eylemlerine devam edeceklerini söylüyorlar.
* * *
Bilindiği gibi, benzer bir hadise yakın zamanda Diyarbakır Lice’de yaşandı.

Liceli Ayser Hanım, yine mâlûm örgüt tarafından dağa kaçırılan 14 yaşındaki oğlu Sinan için günlerce oturma eyleminde bulunarak şanlı bir direniş sergilemiş ve sonunda da oğluna kavuşarak gayesinde muvaffak olmuştu.

İşte bu hadise, Doğu ve Güneydoğu’daki birçok mağdur aile için çarpıcı bir örnek teşkil etti.

Birer şefkat kahramanı olan hiçbir anne, oğlunun dağa çıkıp terörist olmasını istemez. Buna asla razı değil. Besbelli ki, çocuklar zorla, yahut kandırılarak götürülüyor. İnsanlar da çaresizlik içinde bu drama seyirci kalıyor.

Ama, bundan böyle inşaallah hadiselerin seyri değişecek ve anneler evlâtlarına hasret kalmayacak.

Örgüt, bir taraftan “Silâhlar sussun. Analar ağlamasın…” derken, bir taraftan da, henüz hür iradesini kullanamayacak kadar küçük yaşta olan çocukları bir şekilde iğfal ederek ailelerinden koparmaya çalışıyor.

Ümit ve temenni ederiz ki, otuz yıllık ölüm-kıyım makinesi, bundan sonra çalışmasın, çalıştırılamasın.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*