İstikamet için okumak

İnsanın doğru davranışlar sergilemesi, doğru düşünüp karar vermesiyle mümkün olur. İnançta sıhhat, selâmet ve düşüncede istikamet varsa, tavır ve davranışlarda da kişi müstakim olacaktır.

İman, Kur’ân hizmetinde küçücük de olsa bir himmet ve gayretin olması gereken bir yerde kişinin kendini tembelliğe atması, atalet içerisinde bulunması aslında temelinde itikadî ve düşünce planında yaşadığı problemin göstergesidir.

Zira imanın kâmil olduğunun, Allah’a tam inanmışlığın göstergesi, şevkin, hizmet noktasındaki himmet ve gayretin daimî olmasıdır.

İnsan iman ve marifette derinleşince i’lâ-i kelimetullah için yerinde duramaz, muhtaç kalplere nur taşıma vazifesinde hiç atalete düşmez. Atalete düşmek, şevki kaybetmek bizim hissî boşluklarımızdan, zaaflarımızdan ve terbiye edemediğimiz duygularımızdan kaynaklanır.

Peygamber Efendimizin (asm) hayatına bakıldığında Mekkelilere dini anlatmak için gece gündüz demeden çalışmış, hatta Hazret-i Hatice (r.anhâ) ile bütün servetlerini bu uğurda harcamışlardır.

İman Kur’ân hizmetinde koşturmak ve istikametli olmanın en önemli esası elbette imana dair eserleri okumaktır. Zira okumamak, mânevî beslenmede yaya kalmak sürçmelere, kaymalara, istikametin bozulmasına sebep olur.

Bu asrın sahibinin eserlerine bütüncül bir nazarla bakabilmek, terkipler yapabilmek için gün içindeki okuma sayısını arttırmak gerekecektir.

Eski Nur Talebeleri okuma programlarında neredeyse Külliyatın tamamını hatmeder ve günlük 200 sayfayı bulan okumalar yaparlarmış. İşte bu okumalar sayesinde doğru davranış, doğru düşünce ve istikameti yakalayabilmişlerdir. Çünkü bütüncül bir nazarla, ara vermeden okunan konular canlı bir şekilde biraraya getirilen terkipleri oluştururlar, o terkipler de farklı mana ve açılımlara kapı açar.

Bu yüzden okuma programlarının yoğun bir şekilde yapıldığı bu yaz günlerinde belki de bu noktaya çok daha dikkat etmek gerekecektir. Ara vermeden ve düzenli okumalar sayesinde Risale-i Nur’a bakıştaki o ülfet perdesi yırtılacak, yeni manalar ve açılımlar aklın, kalbin ve ruhun hazzını arttıracaktır.

Risale-i Nur eserlerine ‘Bu mevzuları biliyorum’, ‘Hep bu konuları okuyoruz’, ‘Bu kadarı bize yeter’ yaklaşımları ile muhatap olmak, kalp ve zihinlerde bir durgunluğa, donukluğa sebebiyet verecektir. Bu yüzden çok okuyup, müzakerede bulunmak ve eserleri açıp okumaya başlayınca her seferinde başka bir pencereden bakacağı heyecanıyla, yeni bir açılıma vesile olacağı beklentisiyle alıp okumak gerekecektir.

Hâsılı, bir araya gelinen ve okumak maksadıyla beraber olunan bu birlikteliklerde asıl maksat ve hedef iman ve imanda derinleşme mevzuları olmalıdır. Risale-i Nur eserlerini okumak başlı başına bir ibadet ve sekinet halini yaşamaya sebeptir. Bu yüzden okuma programlarında yıl içindeki koşuşturmalardan, zihin yorgunluklarından, teneffüs edilen ortamlar oluşturmak, ruh ve kalp bakımlarını yapmak gerekecektir.

Okuma programları, belki de Risale-i Nur’a ve müellifine olan duruşumuzu tekrar gözden geçirmemiz gereken zaman dilimleri olmalıdır. Ve aynı zamanda okuma programlarını, nasıl bir nimetin ve zenginliğin içinde olduğumuzu hissetmemizi sağlayacak yüksek feyiz ve enerji ortamlarına dönüştürmek gerekecektir. Bunun için de elbette, ‘amelin ruhu niyet, niyetin ruhu da ihlâs’ hakikatince, programa daha gitmeden önce, manevî bir hazırlıkla yola çıkmak, işin sırrı olacaktır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*