Kolaya kaçmak nefsin işidir

Terbiye ile ilgili bir durum olduğunda, zahmet çekmek, yorulmak istemeyen nefis hemen, ‘Yahu peygamberlerden bazıları da evlatlarına, hanımlarına mesajlarını ulaştıramamışlar’ diye başlıyor.

Oysa o peygamberdir. O üzerindeki ebeveynlik vazifesini, eşlik vazifesini hakkıyla yapmışlardır. Allah onlara ne yapmaları, nasıl tebliğ yapmaları konusunda pek çok yollar da göstermiştir. O yolları, o metotları da o peygamberler ilgili muhataplarına uygulamışlardır. Kim bilir o uygulama ve metotlarda nice nice ebeveyn ve eş incelikleri, iletişim detayları vardır.

Nefis bu ince noktaları çalışmayı, yeni yeni iletişim metotları bulmayı ve muhataba giderken hep o eskimiş cümlelerle, metotlarla değil, yeni yeni tarzlar ve sözcüklerle ulaşmayı denemişlerdir. Allah da, elçisinin vazifesini yapmış olması noktasında o peygamberini pek çok yeniliklerle muhatap kılmış ve bu peygamberi aracılığıyla imtihan olan o kullara o yenilikleri ulaştırmıştır.

İnanıyoruz ki, o peygamberlik sıfatı gereği iletişim kurduğu insanlarla bir iletişim hatası veya bir hissî tutum veya damarına dokunan bir davranış sergilememiştir. Çünkü onların ismet sıfatları vardır.

Buna rağmen evlatlar, eşler o peygamberin mesajına kendilerini vermemişler ise, işte burada apaçık bir imtihan gerçeği kendini gösteriyordur. Yani siz peygamber de olsanız; hatasız, kusursuz tebliğ de yapsanız eğer o muhatabınız bu teklifi kabul etmiyorsa, orada sizin göreviniz tamamlanıyor demektir. Daha ötesine gidemiyorsunuz. Yaratan Allah, ‘hidayeti veren ancak benim’ mesajı veriyordur. Burada nefsin alması gereken ders, vazifeni hakkıyla yaptın mı ki, kendini peygamberlerin yaptığı vazife ile kıyaslıyor ve kendini temize çıkarıyor, faturayı muhataba yazıyorsun. Buna insanın hakkı var mıdır?

İnsan pek çok kusurlar, günahlar, yanlışlar, hissi tutumlar içerisinde iken, kendini ne kadar hatasız görebilir? Elbette evladımıza, eşimize karşı vicdanen tebliğ vazifemizi hakkıyla yaptığımızı düşünüyorsak, o zaman zaten ondan sonrasına da karışma hakkımızın olmadığını biliriz ve Rabbimize teslim olur, tevekkül ederiz.

Asıl mesele, tebliğ vazifemizi ne kadar hakkıyla yapabildiğimizdir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*