Medrese-i Yusufiye, “İLK YAZI”yı hatırlamak

Medrese-i Yusufiye

Bizim cezaevi hizmetlerimiz 2004 yılında başladı. Bir süre ailemle birlikte hizmet ettik. Bir süre sonra hizmetler genişledi. Şu anda bulunduğumuz YENİ ASYA KÜLTÜR MERKEZİNE hizmetlerimizi taşıdık. Benim ve Üniversite öğrencileriyle birlikte MEDRESE-İ YUSUFİYE Ekibimizle hizmetlerimiz devam etti. O yıllarda hizmetlerimizi daha geliştirmek üzere Yeni Asya’dan köşe istedik. Uygun görüldü. İlk yazımız, İLK YAZI başlığı ile yayınlandı ve çok güzel ilgi gördü.

Bu tarihten itibaren bu köşe bir çeşit hizmetlerimize öncülük etti. Hizmetlerimiz daha da arttı. Ekibimize Türkiye çapında gönüllü katılımlar oldu. Bu günde katılımlar devam ediyor.

Maalesef KARANLIK BİR EL 15 Temmuz 2016 tarihinden sonra hizmetlerimize bir darbe vurdu. Cezaevlerindeki mahkûmların keyfiyeti büyük oranda değişti. Bir süre hizmetlerimizin duraklamasına sebeb oldu. Sonra, yeniden bizden mektupla ve mahkûm yakınları yoluyla RİSALE-İ NUR KÜLLİYATI ve diğer yayın talepleri çok arttı.

Cezaevlerinde hizmetlerimizle ilgili gelişmeleri köşemizde duyurduk. O zaman köşemizin ismi “Medrese-i Yusufiye” idi.

Medrese-i Yusufiye

Bu konuda Yeni Asya’nın sayılarına internetten bakılınca çok sayıda makaleye ulaşılabilir. Bu makalelerimizde görülecektir ki Risale-i Nur’daki “Çünki biz hizmetkârız. Risale-i Nur’un vazifesi, imanı kuvvetlendirip kurtarmaktır. Dost ve düşmanı tefrik etmeyerek, hizmet-i imaniyeyi hiçbir tarafgirliğe girmeyerek yapmağa mükellefiz.” (Şuâlar) hakikat muvacehesinde isteyen herkese bizim yayınları gönderdik. Bu günde aynı şekilde devam ediyoruz.

Gözden kaçırılan bir husus daha var ki; Cezaevi hizmetleri başlangıç tarihi 2004 yılı. 2016 Temmuz ayından çok önce. Bu konuyu özellikle vurgulamak için 14 Nisan 2013 tarihli İLK YAZI isimli makalemizi yeniden yayınlama ihtiyacı hissettik.

İLK YAZI

(13 Nisan 2013)

Allah nasip ederse, haftada bir olmak üzere bu köşede sizlerle beraber olacağız.

Köşemizde yer alacak konular -köşemizin isminden de anlaşılabileceği üzere- cezaevleriyle ilgili olacak. Uzun yıllar boyunca bize gelen ve hâlâ da gelmekte olan mektupları bazen aynen, bazen mânâ itibariyle bu köşede yayınlayacağız.

Bazen bu konularla alâkalı sizlerin de görüş ve tavsiyelerinize başvurup, bölgemizdeki bazı cezaevlerini sizlere tanıtıp, buralarda yapılabilecek “iman kurtarma hizmetleri”ni nasıl yürütebileceğimizle ilgili kanaatlerinizi isteyeceğiz.

Zaman zaman da başta Risale-i Nur olmak üzere, yayınlarımızın cezaevlerinde vesile olduğu inkişaf öykülerini sizlerle paylaşacağız. Yine cezaevlerindeki mahkûmlara yönelik tanıtım çalışmalarının nasıl yapılabileceğiyle alâkalı fikir alış verişinde bulunmayı çok isteriz. Bizler de elimizden geldiğince Üstadımızın cezaevlerine olan özel ilgilerinin sebeplerini araştırıp vardığımız sonuçları sizlerle aktaracağız.

Çocuk ıslâh evleri ile çocuk cezaevleri arasındaki farkları izah edip çocuk cezaevlerindeki gençlere nasıl hizmet götürebileceğimizi sizlerle istişare edeceğiz.

Şimdi sizlere cezaevi hâlet-i ruhiyesini yansıtan küçük bir mektubu aktarıyoruz:

MEKTUP

“Esselâmü aleyküm Muharrem Abi;

Öncelikle selâmlar eder, Allah’tan afiyetler dilerim. Göndermiş olduğunuz kitaplar, seccade vs. malzemeler için ne kadar teşekkür etsek azdır.

Kıymetli Muharrem Abi, cezaevinde kalmakta olan arkadaşımdan mektup aldım, sizden bahsetmiş, benim için size yazmış.

Ben 3 aydır buradayım. Şu an buranın oturmuş bir düzeni yok, bana gönderdiğiniz dergilerden isterseniz bana gönderirken 20-25 adet kadar yollarsanız ben onların diğer koğuşlara dağıtılmasını talep ederim.

(Son mektuplardan.)

NOT: Ramazan Bayramınızı tebrik eder, hayırlı başlangıçlara vesile olmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ederim.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*