Meleklerin varlığı

Bediuzzaman’a göre melaikenin vücudu, yani varlığı, şu dünyamızdaki insanların, hayvanların ve bitkilerin varlığı kadar kati ve kesindir. “…hakikat kat’iyen iktiza eder ve hikmet yakînen ister ki, zemin gibi, semâvâtın dahi sekeneleri bulunsun ve zîşuur sekeneleri olsun ve o sekeneler o semâvâta münasip bulunsun. Şeriatın lisanında, pek çok muhtelifü’l-cins olan o sekenelere “melâike ve ruhaniyat” tesmiye edilir.”1

Şu dünyamız, semaya göre çok küçük olmasına rağmen zîşuur mahlûklarla doldurulmuştur. Ara sıra boşaltılmakta ve yenileri ile tekrar şenlendirilmektedir. Bunlara bakınca şu burçlar sahibi semâvât, zihayat ve zîşuur ve idrak sahibi mahlûklarla doldurulması gereklidir. “O mahlûklar dahi, ins ve cin gibi, şu saray-ı âlemin seyircileri ve şu kâinat kitabının mütalâacıları ve şu saltanat-ı rububiyetin dellâllarıdırlar. Küllî ve umumî ubûdiyetleriyle, kâinatın büyük ve küllî mevcudatın tesbihatlarını temsil ediyorlar.

“Madem bu nihayetsiz tezyinat, nihayetsiz bir vazife-i tefekkür ve ubûdiyet ister. Hâlbuki ins ve cin, şu nihayetsiz vazifeye, şu hikmetli nezarete, şu vüs’atli ubûdiyete karşı, milyondan ancak birisini yapabilir. Demek, bu nihayetsiz ve çok mütenevvi olan şu vezâif ve ibadete, nihayetsiz melâike envâları, ruhaniyat ecnasları lâzımdır ki, şu mescid-i kebîr-i âlemi saflarıyla doldurup şenlendirsin.” 2

Bir kısım yıldızlar ve gezegenlerden tut, yağmur damlalarına kadar, bir kısım melaikenin gemi ve binekleridirler. İzn-i İlâhi ile onlara binerler, şehadet âlemini seyrederler ve gezerler. O seyredip gezdikleri varlıkların da tesbihatlarını temsil ederler.3

“Bir hadis-i şerifte “Ehl-i Cennet ruhları, berzah âleminde yeşil kuşların cevflerine (iç boşluklarına) girerler ve Cennette gezerler”4 diye işaret ettiği, “tuyurun hudrun” tesmiye edilen Cennet kuşlarından tut, tâ sineklere kadar, bir cins ervâhın tayyareleridir. Onlar, bunların içine emr-i Hakla girerler, âlem-i cismaniyâtı seyredip, o hayattar cesetlerdeki göz, kulak gibi duygularıyla, âlem-i cismanîdeki mu’cizât-ı fıtratı temâşâ ediyorlar, tesbihat-ı mahsusalarını eda ediyorlar.”5

Dipnotlar:

1- Nursi, Sözler, s. 678
2- Nursi, Sözler, s. 680
3- Nursi, Sözler, s. 679
4- Müslim, İmâre: 121; Ebû Dâvud, Cihad: 25
5- Nursi, Sözler, s. 679

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*