Aziz, Sıddık Kardeşlerim!
Merak etmeyiniz, inayet-i Rabbaniye devamdadır. Bu yeni taarruzları, inşaallah akim kalacak, hem Nur’un fütuhatına yardım edecek. Şimdilik telâşsız, kanun dairesinde hakkımızdaki kanunsuz muameleyi def etmek için, bir kardeşimiz Ankara’ya gitsin. Eski partinin müfettişi Hilmi Uran ve Afyon vilâyetinin müfettişi, mebus Celâl’i ve Diyanet Riyasetinde Ahmed Hamdi ve ehl-i vukuftaki Yusuf Ziya gibi zatları görsün, bize edilen kanunsuz ve keyfî muameleyi değiştirmeye çalışsın.
Hem müsadere edilen Zülfikar ve Asâ-yı Musa ve makine için mahkemeye ve zabıtaya deyiniz ki: “Bunların nüshalarının teksiri hariç içindir; harice gönderilecektir.”
Madem şimalde üç devlet Kur’ân’ı kabul edip mekteplerinde ders vermeye başlamışlar. Ve madem Hindistan bu hükûmetten iki milyon liralık Kur’ân-ı Kerîm istedi. Ve madem Zülfikar ve Asâ-yı Mûsa eczalarını iki sene üç mahkemeniz ve feylesof âlimleriniz onları tetkik ettikten sonra ittifakla beraetimize karar verip bu kitapları takdir ve tahsin etmişler. Ve madem bu iki kitap, Kur’ân’ın iki keskin kılıncı ve iki parlak hüccetleridir ve en muannidleri de teslime mecbur ediyorlar. Ve madem bu iki eser, dehşetli ve tahripçi anarşistliği yetiştiren, şimalden gelen dinsizlik cereyanına karşı tam mukabele edebilir bir kuvvette olduklarına binler ehl-i tahkik ve ehl-i fen şehadet ediyorlar. Ve madem şimdiki hükûmet Kur’ân mekteplerini açıyor ve mekteplere dinî dersler vermeye emretmiş. Elbette, bize karşı bu muamele, emsalsiz ve keyfî bir zulüm ve vatana ve millete ve asayişe ve hürriyet-i vicdana bir cinayettir. Biz istemiyoruz ki dünya siyaseti bize bulaşsın. Yoksa, haberiniz olsun ki, biz hakkımızı tam müdafaa edebiliriz. Bizi mecbur etmeyiniz!
Umumunuza binler selâm…
Benim için münasip bir vakitte, ciltlendirdiğiniz Asâ-yı Mûsa’dan gönderirsiniz. Hüsrev’in, vazifesini tam yaptıktan sonra gelen bu maddî zararın hiç ehemmiyeti yok. Zülfikarlar tam intişar etti; Asâ-yı Mûsa da az zayiat olmakla beraber inşaallah manevî pek çok menfaati olacak. Yalnız Nurcular sebat ve tesanüdlerini muhafaza edip telâş etmesinler, şevkleri kırılmasın.
Kardeşiniz Said Nursî
Emirdağ Lâhikası-I, mektup no: 174, s. 270
LÛGATÇE:
ehl-i vukuf: Bilirkişiler.
fütuhat: Fetihler, zaferler.
inayet-i Rabbaniye: Allah’ın inayeti, yardım ve himayesi.
muannid: İnatçı.
müsadere: Toplatılma.
tahsin: Beğenme, güzel bulma.
tesanüd: Dayanışma.
Benzer konuda makaleler:
- Kanunsuzluğu def için siyasîlerle görüşmek
- Yasak var, sahibi yok
- Meşveretle reylerinizi teşettütten muhafaza ediniz
- Risale-i Nur’la mübareze edilmez
- Göze bir saç düşse, başa düşen bir taş kadar incitir
- Hayat-ı içtimaiye şûrâ ile yaşayabilir
- Tesanüdünüze ziyade ehemmiyet verdiğimin sebebi
- Zülfikar’a hizmet edenler, tam bahtiyardır
- Meşveret, geçici rüzgârlarda muhafaza eder
- Evvel âhir tavsiyemiz, tesanüdünüzü muhafaza…
Kur’an’ı çağa tefsir ederek, “Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, bu dünyadaki vazifem nedir?” sorularına cevaplar sunan, “iman-ı tahkiki”, “ahlâk” ve “istikamet” rehberi Risale-i Nur Külliyatı’nın müellifi.
İlk yorum yapan olun