Mezar başında klârnet çalınır mı?

Yeni Asya, bütün Nur Talebelerine, hassaten de Üstadın hizmetkâr talebeleri olmak üzere, hepsine hep kucak açmıştır. Kendisi aleyhinde konuşanlar da buna dâhil…

Geçen haftalarda vefat eden Üstadın hususî şoförü, hizmetkâr talebelerinden Hüsnü Bayram Ağabeyin vefatı üzerine de bunlara elâlem şahit oldu. Gerek vefat, gerek cenaze esnası ve sonrasında Yeni Asya her adımda haber yaptı. O zaman bunu söylediğimiz Hüsnü Abiye biat etmiş bir arkadaşımız, “Diğer gazeteler de verir” dedi. Bu eski Yeni Asya okuyucusu arkadaşların gazetelerini bırakıp da galiba aldıkları gazetelerden ümitlenerek bunu söylemişti. Ama heyhât! Maalesef hiçbirisi, gereği kadar bahsetmedi (cenaze ile alâkalı bir küçük haber hariç)

Ama bazıları, makalelerinde bahsetti, ama nasıl? Bunlardan, bir fâni beşer ve şaşar, Hüsnü Ağabeyin kabri başında cemaat dağılmadan cemaate yapılan bir nasihat babındaki Risâle-i Nur’dan birkaç pasaj okunmasından rahatsız olup, diline dolamış ve sanki dine mugayir bir iş yapılmış, sanki hiç Kur’ân okunmamış da mevtaya Kur’ân yerine Risâle-i Nur okunmuş gibi anlatmış. Üstelik de seneler evvel vefat eden Mustafa Özsoy Ağabeyimizin kabri başında da aynı şekilde Risâle okunduğunu söylemiş. Hâlbuki, Özsoy Ağabeyin başında Risâle okunmadı, onun sağlığında iken alınan ses kaydındaki, (Lem’alar ve Mesnevî-i Nuriye’de bulunan) “….İşte kabrimin başına ulaştım, boynuma kefenimi takıp kabrimin başında uzanan cismimin üzerine durdum.

Başımı dergâh-ı rahmetine kaldırıp bütün kuvvetimle feryad edip nidâ ediyorum: ‘El-aman, el-aman! Yâ Hannân! Yâ Mennân! Beni günahlarımın ağır yüklerinden halâs eyle!’…” kısım olan münacatı okuması teypten verilmişti.

Neyse, a muhterem, bu mevzuular, sizin gibi âllâmeler varken bize düşmez, ama halk arasında “talkın” diye bilinen “telkin”, cenaze defnolup ve yapılan Kur’ân okunması v.s. bittikten sonra niye verilir? Hayatında iken yaptığı, dil ile ikrar, kalb ile tasdik ettiği imana taallûk eden şeyler; En başta, münker-nekirin suallerine cevap verirken şaşırmaması için, Kelime-i Tevhid/şahadet ile birlikte zikredilir değil mi?

Müteveffaya yapılan bu telkin işi gibi, nasihat şeklinde, kabrin başında bulunan cemaate de, (okunan Kur’ânlardan sonra) yapılsa ne olur, ne mahzuru var? Neticede, okunan kısımlar, bir Kur’ân tefsiri olan Risâle-i Nurlar’dan parçalardır.

Hem, çok işittiğimiz gibi, bazılarının kabir başında klârnet çaldığı gibi bir şey yapılmamış ki… bu infial niye?

NOT: Ramazan’a vedanın ayrılık hüznü, bayramın da karşılayıcısı, bin aydan hayırlı Kadir Gecenizi tebrik ederim.

 

Benzer konuda makaleler:

1 Yorum

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*