Hayat-ı içtimaiyenin acımasız fırtınalarına hedef olduğumuz bu asırda kanayan yaralarımızdan biri de geçmişte beraber olduğumuz kardeşlerimizi, dostlarımızı unutma hastalığıdır.
Özellikle de aile ve iş hayatına girdikten sonra derd-i maişet gibi bazı meselelerden dolayı dönüp mazideki bir kardeşe bir dosta selâm vermek oldukça zorlaşıyor maalesef.
Halbuki bazen bir selâm bir hasbihal bir ortak program, geçmişte kalan o ihvanlarımızı ahbaplarımızı tekrar kazanmak için yeterli olabiliyor.
Bu konuda yaşanan bir hadise bizlere bir ağabeyimiz tarafından şöyle nakledilmişti:
“Üniversite safhasında Nur medreselerinde beraber kaldığımız bir grup kardeşle yıllar sonra bir okuma programı yapmaya karar verdik.
Bir hafta süren programımızdan sonra bir kardeş gözlerine yaş dolarken bize şöyle serzenişte bulundu;
‘Üniversite bittikten sonra ben dünyaya daldım. Artık derslere bile gitmez oldum. Fakat siz şahs-ı manevinin içindeydiniz. Nurlardan bol bol istifade ettiniz. Müfritane irtibat düsturu ile beni de burada tutabilirdiniz. Ancak bunu yapmadığınız için mesulsünüz, bende size bu yüzden çok kırgınım.’”
Her hususta rehber-i ekmelimiz olan Peygamber Efendimiz (asm) bir hadis-i şeriflerinde bu konuya temas ederek şöyle buyuruyor: “Cennette öyle güzel köşkler vardır ki bunlar, birbirleriyle Allah için görüşen ve birbirlerini Allah için seven kimselere ayrılmıştır.” (Taberani)
Helâket ve felâket asrında Sahabe mesleğini kendilerine rehber ittihaz eden Nur Talebeleri bu konuda da vazifelidirler.
En azından bir vücudun azaları hükmünde olan cemaatimizin fertleri ile müfritane irtibat içinde olmakla mükelleftirler.
Nitekim hemen her konuda bize vasat yolu gösteren Üstadımız bakın irtibat konusunda ne diyor:
“Risale-i Nurun talimatı dairesinde ve bizlere bahşettiği hizmet noktasında feyizli makamlara kanaat etmeliyiz. Haddinden fazla fevkalâde hüsn-ü zan ve müfritane âli makam vermek yerine, fevkalâde sadâkat ve sebat ve müfritane irtibat ve ihlâs lâzımdır. Onda terakki etmeliyiz.” (Kastamonu Lâhikası)
Ayrıca İhlâs Risalesi’nin 4. Düsturunda yer alan “…kardeşlerinin meziyat ve hissiyatıyla fikren yaşamak” hakikati de müfritane irtibat düsturunun yaşatılmasını ima eden önemli bir ölçüttür.
O halde bir insan-ı kâmil olan cemaatimizin şahs-ı manevisinin azalarını muhafaza için müfritane irtibat düsturunu yaşayalım yaşatalım.
Bu yazımızda Nur Talebelerinin bir düstur-u hakikisi olan müfritane irtibatın sadece bir veçhesini nazara vermeye çalıştık. Elbette bu kavram daha farklı boyutlarıyla ele alınabilecek geniş bir yelpazeye sahiptir…
Osman Yetim
Benzer konuda makaleler:
- Müfritane irtibat ve ihlâs lâzımdır
- Müfritane irtibat, halisane muhabbet
- Nurdan kürsülere ulaşmak için: Müfritane irtibat
- Muvakkat ve mütehavvil siyaset âlemleri
- Müfritane irtibat
- Müfritâne irtibat gerekir
- İrtibat: Müridâne mi, müfritane mi?
- İman hizmeti en ehemmiyetli vazifedir
- Hizmet-i imaniye en ehemmiyetli bir vazifedir
- İman hizmeti en ehemmiyetli vazifedir
“Asrın müellifi Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin telif ettiği Risale-i Nur’ların medyadaki katıksız dili olmaya özen gösteren Yeni Asya, sağduyulu çizgisinden ödün vermeden ‘doğrunun yanında haklının sesi’ olarak milletimizin gönlünde taht kurmuş bir misyon gazetesidir.”
İlk yorum yapan olun