Rahmet ayı Ramazan

Değerli can dostlarım, ayların sultanı, şifa bekleyen gönüllerin ilâcı, musîbetlerin defolmasına vesile olacak olan rahmet ayı mübarek Ramazan-ı Şerifinizi tebrik ederek yazımıza başlamak istiyorum.
Evet, bütün insanlık ve dünya ummadığı ve beklemediği bir ”tâunla”, Koronavirüs musîbetiyle karşı karşıya kaldı. Tabi ki; dünya tarihinde bu ne bir ilktir ve ne de son olacaktır. Bu büyük musîbete çare arayışları sürüyor. Ama konunun muhatapları asıl sebebe bakma gibi bir araştırmayla başarırlar.

İnsanlık tarihi, veba, kolera gibi hastalık salgınlarıyla da, deprem, tsunami, kasırga, çığ, toprak kayması, sel baskını, yangın, çekirge istilâsı gibi birçok farklı felâket yaşamıştır. Bu olayların büyük can ve mal kaybına sebebiyet verdiği, hatta dünya tarihinin akışında önemli etkiye sahip olduğu muhakkaktır.

Konuya, rehber ve delile dayanan kaynağımız Risale-i Nurlar açısından bakmaya çalışalım.

İslâm tarihi boyunca bu tür musîbetlerin yaşanmış olduğunu tesbit edelim. Bir örneği Risale-i Nurlar’da, Mektubat kitabının Ondokuzuncu Mektubunda geçen bir hadiste; “Nakl-i sahih ile, “Beytü’l-Makdisin (Kudüs’ün) fethinde büyük bir tâun çıkacak” ferman etmişti. Hazret-i Ömer zamanında Beytü’l-Makdis fetholundu. Ve öyle bir tâun çıktı ki, üç günde yetmiş bin vefiyat oldu.” (Mektubat s. 111)

Hayırlı işlerin muzır manilerinin çok olması, şeytanların da bu hayırlı hizmetlere mani olmak için çok uğraşmasına çok çarpıcı bir örnek! Kudüs’ün fethi gibi tarihî ve manevî bir hadisede tam yetmiş bin vefat! Ama neticede hiç ümitsizlik yok! Fütuhatlar devam etmiş ve edecek!

Şu anda bizler de büyük, ibretli ve ders verecek bir musîbetle karşı karşıyayız. Ama bir büyük fırsat ve nimete muhatabız. Çünkü Allah’a binlerce şükürler olsun ki; Bediüzzaman’ın buyurduğu gibi; âlem-i nurdan bahisler açma arzularının mevsimi olan Ramazan-ı Şerife tekrar kavuştuk.

İnşallah Cenab-ı Hak inâyet ve rahmetiyle bu musîbetli ve elîm hadiseyi rahmete çevirir. “Evet, Cennet ucuz olmadığı gibi, Cehennem de lüzumsuz değil” İnşallah, Ramazan-ı Şerifle birlikte çok çirkin görünen bu tür hadiselerin yüzü duâ, ihlâs, ibadet, yakarış ve nedametlerimizle inâyete dönüşür.

Çünkü Ramazan-ı Şerif, acz, zaaf, fakr ve ihtiyacı tam hissedip, Cenab-ı Hakk’a iltica etme vaktidir.

Ramazan-ı Şerif, intibah, heyecan, şuurlanma, hatalardan ve kusurlardan dönme vesilesidir.

Ramazan-ı Şerif, duâ ve münacatların okunmasına kuvvetlendiği mühim bir aydır.

Ramazan-ı Şerif, her okunan kelime, duâ ve münacatın daha şuurlu ve şiddetli olma vaktidir.

Ramazan-ı Şerif, duâların “Resmî ve ruhsuz” olmaktan çıkıp hazinâne ve halisiyete döndüğü anıdır.

Ramazan-ı Şerif, Sahâbe hayatını ve onların ibadetlerinin üstünlük sırrını anlama vaktidir.

Ramazan-ı Şerif, tesbih ve zikirlerin bütün mânâsıyla şuurlu bir surette söylenme mevsimidir. Ramazan-ı Şerif, musîbetlere karşı dergâh-ı İlâhîye sığınmak için bir kader kamçısı ve idraki anıdır.

Ramazan-ı Şerif, nimet ve rahmet-i İlâhiyenin fiyatını ve şükrünü anlama zamanıdır.

Ramazan-ı Şerif, zulmün, isyanın, günahın gazabın ötelendiği zamandır.

Ramazan-ı Şerif, belâların def’ine ehemmiyetli bir vesile ve Rahmetin vesilesidir.

Ramazan-ı Şerif, sadâkalarla belâları def etme fırsatının anahtarıdır.

Ramazan-ı Şerif, niyaz, yalvarma, pek ciddî nedamet, tevbe ve istiğfarın kabule yakın olduğu andır.

Ramazan-ı Şerif, Sünnet-i Seniyye dairesindeki yaşantının ve bid’alara karşı durmanın bir siperidir.

Ramazan-ı Şerif, umumî musîbetlere karşı umumî bir nedamet için birlik ve kardeşlik vesilesidir.

Hayırlı ve bereketli Ramazan dilek ve temennilerimle.

Kaynaklar:

(Barla Lâh. Sh. 163, Emirdağ Lâh.)

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*