Risâle-i Nur’a göre namaz; kul ile Rabbi arasında gizli bir bağ, esrarlı bir iletişim vasıtası, sırlı bir köprüdür.
Namaz; kulun Rabbine en içten, en samimî, en nazdâr, en niyazdâr, en feyizdâr, en bereketli, en sevaplı, en nitelikli, en değerli, en kâmil yönelişidir, müteveccih oluşudur, sığınışıdır, iltica edişidir.
Namaz; kulun kendi acziyetini, fakrını, kusurlarını, noksanlıklarını, çaresizliğini, mahviyetini, bir hiç oluşunu idrak ederek, mutlak kudret Sahibi, mutlak zenginlik Mâliki, mutlak kemâl Sahibi, mutlak rahmet ve merhamet Sahibi, mutlak varlık Sahibi olan Kadîr-i Zülcelâl’in, Ganiyy-i Kerîm’in, Rahmân-ı Rahîm’in, Vâcibü’l-Vücûd’un, yani Cenâb-ı Allah’ın rahmet kucağına kendisini atmasıdır, yani mal etmesidir.
Namaz; sonsuz nimetlere muhtaç olduğu halde, sermayesi “hiç” hükmünde; nihayetsiz musîbetlere maruz olduğu halde, iktidarı hiç hükmünde; emelleri, arzuları, elemleri ve belâları hayal dairesi kadar geniş ve sonsuz olduğu halde, sermaye ve iktidarının, güç ve kudretinin dairesi eli nereye yetişirse o kadarcık “dar” olan insanoğlu için bütün emellerine kifayet eden, bütün arzularına cevap veren, bütün elemlerini dindiren, bütün acılarını söndüren, bütün belâlarını yok eden büyük bir kâr, muazzam bir saadet, bulunmaz bir nimet ve yüksek bir uhrevî ticarettir.1
Namaz; hiç sağa ve sola sapmadan ve bir saniye bile oyalanmadan sür’atle kabre, haşre ve ebede doğru baş döndürücü bir hızla koşan insanoğlu için, şimşek gibi ve hayâl sür’atinde en hızlı bir ulaşım aracı; Cennet gibi en güzel ve eşsiz bir saadet kaynağı; rûha, kalbe ve akla büyük huzur veren ve diğer mubah dünyevî işleri de ibâdet rengine boyayan, fânî ömrü ibkâ eden, yani bekâya mal eden, yani bâkîleştiren, âlem-i bekâ tarafından açtığı pencerelerle ebediyet nesîmi ve kokusu alıp getirerek rûhu ve kalbi doyulmaz sevince ve huzûra gark eden benzersiz bir mutluluk, esenlik ve emniyet kaynağıdır.2
Namaz; nefis ve hevâ, cin ve ins şeytanlarına karşı etkin bir mücâhede ile insanoğlunun kalp ve aklını, ruh ve cismini günahlardan, ahlâk-ı rezîleden ve ebedî helâk olmaktan kurtaran muazzam bir talim ve talimattır.3
Namaz; ruhlar âleminden kalkıp, ana rahminden yola devam eden insanoğlunun, çocukluktan, ihtiyarlıktan, dünyadan, kabirden, berzahtan, haşirden ve Sırattan geçen uzun imtihan seferinde; yokluğa ve ayrılığa, Sâni-i Zülcelâl’in taze taze, renk renk, çeşit çeşit, nakış nakış mu’cizelerini, kudret harikalarını ve rahmet tecellilerini tam bir lezzetle seyir ve temaşaya birer vasıta hüviyeti kazandıran; ölümü, dünya zindanından Cennetler bahçesine ve Rahman’ın huzuruna götüren emre amade bir at ve burak suretinde gösteren; dünyada aciz ve fakir kalbinin kuvvet, huzur ve zenginlik kaynağı; o uzun ve karanlıklı ebediyet yollarının gıdası, zahiresi, ışığı, nuru, beratı, bileti, senedi ve burağı hüviyetinde bir rahmet tılsımıdır.4
Namaz; Cenâb-ı Hakk’ı, celâline karşı sözümüzle ve fiilimizle “Sübhânallah” deyip takdis etmek; kemâline karşı dilimizle ve amelimizle “Allahü Ekber” deyip tazim göstermek; cemâline karşı kalbimizle, dilimizle ve davranışımızla “Elhamdülillâh” deyip şükretmektir.5
Namaz; Allah’ın dergâhında kendi kusurunu, aczini ve fakrını gören kulun; istiğfar ederek, Rabbinin bütün kusurlardan, noksanlıklardan ve ehl-i dalâletin batıl fikirlerinden pak, müberrâ, münezzeh, muallâ, mukaddes ve muarrâ olduğunu tesbih ile ilân etmesi, O’na iltica ve tevekkül etmesi, O’na şükür ve sena etmesidir. Keza Risâle-i Nur’a göre namaz; bütün ibadet çeşitlerini içinde toplayan umumî bir fihriste, bütün mahlûkat sınıflarının renk renk ibadetlerine, tesbihlerine ve zikirlerine işaret eden kudsî bir harita hükmündedir.6
Bu yüksek vasıflarla namaz, yalnız ve yalnız Allah’ın rızası için kılınır. Kul ile Rabbi arasına hiçbir kimsenin rızası, hoşnutluğu, gözü, gönlü, arzusu, dileği, isteği, teşviki, tebriki, takdiri, hürmeti, saygısı, sevgisi girmez. Eğer girerse, namazın makbûliyetine zarar verir.
DUÂ
Ey Rabb-i Rahim! Bizi namazın salahatine eriştir! Bizi namazın hidayetine eriştir! Bizi namazın hakikatine eriştir! Namazdaki kusurlarımızı bağışla! Namazdaki eksiklerimizi ikmal eyle! Bizi ve kıyamete kadar neslimizi namazın esrarını müdrik kıl! Âmin!
Dipnotlar:
1- Sözler, s. 25.
2- Sözler, s. 27, 246.
3- Sözler, s. 29.
4- Sözler, s. 35, 36, 245.
5- Sözler, s. 44.
6- Sözler, s. 45.
Normal 0 21 false false false DE X-NONE X-NONE MicrosoftInternetExplorer4
Benzer konuda makaleler:
- Namazın tanımı üzerine
- Namaz nedir? Niçin kılınır?
- En önemli ibadet namaz
- İmandan sonra en büyük hakikat: Namaz
- Duâ her derde devadır!
- Cennettesin
- Ruhun ve vicdanın gıdası: Namaz
- Hakîkat-i namaz nedir?
- Umudun tükendiği noktada
- Altıncı Söz’de kader izleri
1963 Mersin Gülnar doğumlu olan Süleyman Kösmene, ilköğrenimini doğduğu köy olan Yarmasu köyünde yaptı. 1981 Mersin İmam-Hatip Lisesi; 1986 Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. Milli Eğitimin çeşitli kademelerinde öğretmenlik ve idarecilik yaptı. Yeni Asya Gazetesi Fıkıh Günlüğü köşesinde günlük yazılar yazmakta olan yazarımız, İstanbul’da yayın yapan Bizim Radyo’da ve EuroNur.tv’de programlar yapmaktadır. Evli ve üç çocuk babasıdır.
İlk yorum yapan olun