Sivilleşmenin öncüsü Bediüzzaman

RİSALE-İ Nur Enstitüsünce tertiplenen 1. Arama Konferansının “Birey ve toplum” başlıklı birinci masasının Ömer Faruk Pekel tarafından okunan sonuç bildirgesinde Bediüzzaman’ın, eserleriyle günümüz sivil toplum kuruluşlarına özgün bir örnek oluşturacak bir eğitim hareketi başlattığına dikkat çekildi.

Yeni Asya Vakfı Risale-i Nur Enstitüsü Ankara Şubesi tarafından düzenlenen “Sivil Toplum ve Bediüzzaman’ın Yaklaşımı” konulu 1. Arama Konferansı’nda, Bedüzzaman Said Nursî’nin “Risale-i Nur” adlı eserlerinin “Türkiye’nin bilim adamları ve aydınları tarafından ele alınması gerektiği” vurgulandı. Çok sayıda dinleyici topluluğunun izlediği “Arama Konferansı”nın açış konuşmasını yapan Prof. Dr. Gürbüz Aksoy, “Bediüzzaman Said Nursî son yüzyılda fikir ve düşünceleriyle dikkat çekmiş bir isimdir. İnsanların, birbirleriyle, toplumla, hukukla, tabiat ve Allah ile olan ilişkilerini öğretilerinde detaylı bir şekilde toplamış ve kodlamıştır” dedi.

Aksoy, Bediüzzaman Said Nursî’nin Kur’ân ve doğru İslâmiyet’ten aldığı detaylı değerlendirmelerle, eserlerini sunduğunu vurgulayarak, “Biyolojide, çağımızda canlıların genetik kodları birbir nasıl çözülüyorsa, aynı şekilde bize sunulan bu kodların da artık ülkemizin fikir ve zekâ tarlaları olan bilim adamlarımız ve aydınlarımız tarafından çözülmesi gerektiği kanısındayım. Bu konferansımız da bu gibi çalışmalara bir örnek oluşturması düşüncesiyle tertiplendi” şeklinde konuştu. Konferansta oluşturulan tartışma masaları bildirilerini bir rapor hâlinde kamuoyuna sundu.

BEDİÜZZAMAN SİVİL YAPILANMAYI DESTEKLEDİ

“Birey ve Toplum” konu başlığı altında, toplanan birinci masa adına konuşan Hukukçu Ömer Lütfü Pekel, sivil toplum kavramının yaygın olarak ‘askerî olmayan toplum’ şeklinde algılandığını, ancak daha çok ‘kendi medenî işlerini yapıp yürüten toplumsal yapılanma’ şeklinde anlaşılmasının daha doğru bir yaklaşım olduğunu ifade ederek, Bediüzzaman’ın böylesi bir yapılanmayı tâ 1908’de ikinci defa ilân edilen meşrutiyeti adalet, meşveret ve kanunda inhisar-ı kuvvet şeklinde tarif edip din namına desteklediğini söyledi.

BEDİÜZZAMAN HİZMETTE İHLÂSI MERKEZE ALDI

“Güçlü Toplumun Dinamikleri” konu başlığı altında topalanan ikinci masa adına konuşan Prof. Dr. Ahmet Alper, Bediüzzaman’ın “İhlas merkezli” bir yaklaşımı esas aldığını, iktidara gelmeyi ve güce talip olmayı asla benimsemediğini vurgulayarak, “Çünkü ‘güç’ merkezli düşünen fertler davranışlarında Allah rızasını gözetemeyeceği gibi, böyle fertlerden oluşan toplumda da adalet duygusu gelişemez” dedi.

Günümüz Türkiye’sinde sivil toplumun emekleme dönemini yaşadığını, büyümesini engellemek isteyen güçlerin bulunduğunu belirten Alper, “Tek tipçi yaklaşan ve farklılıkları göz ardı eden bir devlet ideolojisinden de toplumun ortak paydasının olması beklenemez. Oysa, çoğulculuk sivil toplumun vazgeçilemez bir değeridir” dedi.

BEDİÜZZAMAN YATAY İLETİŞİMİ BENİMSEDİ

“Demokrasi Kültürünün Oluşması” konu başlığı altında toplanan üçüncü masa adına konuşan Yapımcı-Yönetmen Osman Gökmen, demokrasi kültürünün oluşumunda Bediüzzaman’ın yatay iletişimi benimsediğini, emredici ve manevî baskıya dönüşen dikey tavır ve tutumlara karşı olduğunu belirterek, “Nitekim öğrencileri ile kendisi arasındaki münasebete, ‘peder ile evlat, şeyh ile mürit mabeynindeki vasıta değildir’ der” şeklinde konuştu.

Gökmen, Bediüzzaman’ın millet hâkimiyetini esas aldığını, “tek parti” döneminde halkın değerleri ile çatışan yapıya karşı, halkın taleplerini seslendirip izzetini ve o­nurunu koruyan demokratik bir tepkiyi ortaya koyduğunu ifade etti.

SİVİL TOPLUMDA ALTI BİLİNÇ

“Sivil Toplum Kuruluşları” konu başlığı altında toplanan dördüncü masa adına konuşan Hak-İş Genel Başkan Yardımcısı Yusuf Engin, Bediüzzaman’a göre sivil toplumun esasını, altı bilincin oluşturduğunu söyledi:”1-Müspet hareket etmek. 2-Hangi meslekte olursa olsun ittifak noktalarında birleşmek. 3-Mesleğin muhabbetiyle yaşamak, diğerine saygılı olmak. 4-Ehl-i Hak ile ittifak etmek. 5-Doğruyu yanlıştan ayırt edebilmek. 6-Hak arama bilincidir.”

Engin,“Bediüzzaman toplumbilimcilerin mikro olarak vasıflandırdıkları kollektif birçok insanı bir birlik hâline getirmede Türkiye’de öncü olmuştur. Günümüzde Risale-i Nur öğretisi, sivil toplum hareketinin somut bir örneğidir” dedi.

Engin, Osmanlı’nın karışıklık içinde olduğu son döneminde, Bediüzzaman gibi sayılı İslam önderlerinin kararlı sivil duruşunun, milletin, benliğini korumasına yardımcı olduğunu ve direniş denince, silahtan başka bir şeyin akla gelmediği bir dönemde Bediüzzaman’ın, bu akıl ve kalbe dayalı farklı ve orijinal sivil direnişinin hedefini bulduğunu vurguladı. Bediüzzaman’ın, sosyal hayatın bir temel taşı olan STK’ların gerekliliğine başından beri inanan birisi olduğunu belirten Engin, “Bediüzzaman; Yeşilay, Müderrisler Cemiyeti, İttihad-ı Muhammedî Cemiyeti, Darü’l Hikmeti’l İslamiye gibi pekçok kuruluşa üye olarak fiilen hayatında da göstermiştir” dedi.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*