Twitter, Facebook hayatımızda olmasaydı?

Twitter yasaklanmasaydı belki de bu soruyu sormayacaktım:
   
Biz Twitter olmadan önce de yaşıyorduk halbuki… Facebook olmadan önce de… Hatta internetten önceki hayatımıza baktığımızda sanki daha mutluyduk.

Daha sosyaldik.

Daha içtendik.

Daha duygusaldık.

Daha az problemliydik.

Ne yazık; sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle birlikte arızalar çoğaldı. Belki teknoloji olarak sıçrama yaptık, ama insanî bir takım değerlerimiz, duygularımız yavaş yavaş yitip gitti.
***
Twitter’ın yasaklanmasıyla kendini “boşlukta” hissedenlerin sayısı da artmış.

Artar tabiî… Dostluğunu Twitter’a ihale eden, dostluğunu facebook’la ilelebet payidar zannedenler “kesintiye” uğrayınca kablosu çekilmiş ve ekranı kararmış bilgisayara döndü.

Geçenlerde genç bir dostuma yazının başlığında geçen soruyu sordum. Düşündü, taşındı… Başını kaşıdı ve “Böyle bir dünya hayal bile edemem” dedi.

Halbuki bundan önce “msn” kullanıcıları vardı. Onsuz yaşayamayacağını düşünenler şimdi başka klavyede parmak oynatıyor.
***
İstatistiklere bakıyoruz;

-Sadece “facebook”ta 800 milyondan fazla aktif kullanıcı olduğunu düşünürsek bu ortalama arkadaş sayısının –yine kullanıcılar arasında- 130 olduğunu gösteriyor.

-Günde ortalama 2 milyar post beğeniliyor ya da yorum yapılıyor, yetmiyor günde yine ortalama 250 milyon fotoğraf  “post”(a)lanıyor.

-Kullanıcıların yüzde 80’e yakını Amerika dışından… Yani, 7 milyondan fazla kişi, websitesi Facebook ile entegre hayatı yaşıyor.

-350 milyondan fazla kişi fecebook’a mobil cihazlardan bağlanıyor…muş.

Düşünün; her 20 dakikada 1.000.000 link paylaşılıyor.

– Her  20 dakikada 1.484.000 event dâvetiyesi postlanıyor.

– Her  20 dakikada 1.323.000 yeni fotoğraf etiketleniyor.

– Her  20 dakikada 2.716.000 fotoğraf yükleniyor.

– Her  20 dakikada 1.851.000 durum güncellemesi yapılıyor.

– Her  20 dakikada 10.2 milyon yorum yapılıyor.

Ne rakamlar ama… Twitter istatistiklerine girmiyorum bile, yoksa bu köşe almaz.
***
Dememiz o ki:

Kâinatın halifesi hükmünde olan insanın “ekran odaklı” hayat biçimi fıtrata ters.

Şu dünyada bize verilen nimetlerden hava, su, güneş ve toprakla irtibatlı olan insan kuşku yok ki, ahiret âlemiyle de irtibatlıdır.

İnsan denen “eşref-i mahlûkat”ın bütün hayatı boyunca, kendini bile bile ekrana hapsetmesi  dahi kâinatla ilgisini koparması hayra alâmet olmasa gerek.

Tıpkı koku alma duygusunun kaybolması gibi, bütün duygularından azade olması, iki cihandaki hayatını tar-ü mar edecektir.

Acı ama gerçek!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*