Ya, hava-nefes almak da paralı olsaydı…

Hani, Anadolu’da, yeri geldikçe söylenen bazı sözler vardır. “Hava almak da mı, parayla?”, “Ellerinden gelse, Allah’ın havasını da, parayla satacaklar…” gibi… Hakikaten de, insan elinden çıkan, hemen hemen her şeyin maddî bir karşılığı var.
Ama kâinatın hâlıkı olan Rabbimizin, bize verdiği çeşitli nimetlerin karşılığı yok. Yani Allah, onları bizlere, bir para veya menfaat karşılığında vermemiştir. İsterseniz, buradan tekrar devam etmek üzere, araya bir parantez açalım.

Malûmunuz, bir müddettir, adına ne derseniz deyin, bırakın gözle görülmeyi, en hassas mikroskopla görülebilen bir mikrop, virüs, bakteri, dünyayı nasıl kasıp kavurdu. Dünya düzenini değiştirdi ve bir çok taşı, tabuyu da, yerinden oynattı. Ve dünyaya, İslâmiyet hakikatini göstermeye ve ona rampa yaptırmaya başladı.

Bu mevzu ile alâkalı, sosyal medyada pek çok haber, video, makale v.s. dolaşmaya başladı. Artık, Avrupa’nın bir çok şehrindeki camide, eskiden açıktan okunması yasak olan ezanların okunmasından tutun, diğer din mensuplarının bulunduğu (Trump da dâhil) bir çok toplantıda okunan Kur’ân’a kadar bir çok gelişme yaşandı. Ama benim en çok dikkatimi çeken ve bu makaleyi yazmama sebep olan şu haber oldu:

“İtalya’da, hastahaneden iyileşerek taburcu olan 93 yaşındaki adamdan, endüstriyel solunum cihazının bedelinin ödenmesi istendiğinde, ağlamaya başlar. Doktor, ‘fatura yüzünden ağlamamasını’ söyler. Yaşlı adam, ‘Ben, ödemem gereken para yüzünden ağlamıyorum, bütün bunları ödeyecek gücüm var. Ne acıdır ki, 93 senedir, Allah’ın havasını soluyorum ve bunun bedelini hiç ödemedim. Halbuki, bir solunum cihazı için bugün, günlük 500 € ödüyorum. Allah’a ne kadar borcum var biliyor musunuz? Bunun için bir kere bile teşekkür etmedim.’ der.

Tabiî ben bunu okuyunca çok şaşırdım. Ve bunu Instagramda paylaşarak, altına da şöyle bir yorum yazdım. “İşte bu… Hangi aldığımız nefeste şükrediyoruz? Sanki, babamızın malıymış gibi, kendi şahsî malımızmış gibi kullandığımız bir çok şeye şükretmemiz lâzım. Allah’ın, bize bedava verdiği nefes, zalim insanoğlunun eline düşünce, nasıl baha biçilmez bir fiyatmış gördünüz mü? Onun için, Allah bizlerden, bu nimetlerine karşılık şükür istiyor. Bunun en güzel göstergesi de, O’na kul olduğumuzu gösterdiğimiz, namaz kılmaktır.”

Kaldığımız yerden devam edip, yazıyı bitirmeye çalışalım.

Gerçekten de, aldığımız nefesten tutun, Allah’ın bize verdiği her nimetin şükrünü yerine getirmekten âciz olanlar olduğu gibi, inatla bu şükre yanaşmayanlar var.

Hiç unutmam, otuz küsur sene önce Ankara Kızılay’da bir sergide alçıyla yapılmış kavun görmüştüm. Üzerine yazdıkları fiyat da, normal kavunun kat kat üzerinde bir miktardı. “Vay be zalim insan! Demek ki, Cevad-ı Mutlak’ın yarattığı nimetlerin binde birini yaratacak kudret sizde olsa, her halde bizi açlığa mahkûm ederdiniz” dedim.

Hasıl-ı kelâm, Rabbimizin verdiği nimetlere karşı, bizim de, teşekkür babında, namazdan başlayarak, ibadet ve taatimizle şükretmeliyiz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*