Yakın tarihimizin ilginç yarışmaları!

Yakın tarihimizde kadını Kur’ân’ın tesettür emrinden uzaklaştırmak için bir çok proje geliştirildi. Tiyatro ve sinema sahnelerinin kadınlara açılması bunlardan biriydi. Bir diğeri de güzellik yarışmalarıydı. O zamanki tabiriyle “Bedii Müsabakaları”…
Bu yarışmaları düzenleme vazifesinde Cumhuriyet gazetesine, Vakit gazetesi de eşlik etmekteydi…

1931’in Türkiye Güzeli Naşide Saffet Hanım, “Avrupa Göz Kraliçesi” seçilmişti. “Bacak” yarışmaları da sıradaydı.

Geçtiğimiz günlerde yayınlanan Atlas Tarih Dergisi’nin Aralık 2011 sayısı yakın tarihimizde kadınlar arasında düzenlenen bu yarışmalarla ilgiliydi. Dergide o dönemin gazete kupürleri de yer almaktaydı… “İstanbul’un en güzel bacaklı hanımı kimdir?” başlığıyla (o zamanki) Vakit gazetesinde duyurulan yarışma “Çok hesaplı tertip edilen bu müsabakada mahremiyet ve nezahate azamî derecede dikkat edilecek. Hanım efendi iştirak ediniz!” denilmekteydi. Yarışmacıların yüzleri ve isimlerini açıklamaları zorunlu değildi. Birinciye bir yıl boyunca her hafta ipek çorap, ikinciye her üç ayda bir çift iskarpin verilecekti. İstemezse fotoğrafı yayınlanmayacaktı. 18’lik kızdan 65’lik nineye kadar bacağına güvenen her hanım bu müsabakaya iştirak edebilirdi!
Basında yarışma kavgası
Vakit gazetesinin 1 Ocak 1931 tarihini taşıyan bu duyurusu Yılmaz gazetesi tarafından “Gazetelerden beklenen bu değildir. Güzel kadın bacaklarının teşhiri doğru mudur?” başlığıyla bir yazı yayınladı. Vakit gazetesi “Ukalalığa lüzum yok” diye karşı yazı yazdı. Kendisi de böyle yarışmalar düzenlediği için eleştirilen Cumhuriyet gazetesi de bu tartışmaya katıldı. Ardından Son Posta gazetesi… “Müsabaka müsabaka üstüne” başlıklı yazıda, “Yakında bazı gazetelerde en güzel dizkapağı, bel, dirsek… müsabakası yapmayacakları temin edilemez” deniliyordu…

Keriman Halis ve günümüz yarışmaları
Geçtiğimiz ay vefat eden ilk güzellik kraliçemiz (!) Keriman Halis böyle bir ortamda seçildi. Yarışma birinciliği ilân edilirken jüri başkanının yaptığı konuşmayı Halit Turhan Bey yayınladığında halkta büyük bir tepki oluşmalı ki 1933’den 1951’e kadar ülkemizde hiçbir resmî ve gayri resmî kuruluş tarafından güzellik yarışması tertip edilmesine müsaade edilmez.

Günümüzdeki tablo ise malûmunuz. En güzel erkek, en güzel çocuk gibi yarışmalar artık sadece gazete ve dergilerde değil, kimi televizyon programlarında bile düzenlenmekte. İnsanların sergilenen bir mal gibi meta olarak sunulduğu bu yarışmalar her zaman olduğu gibi bu gün de tepkilerle karşılanmakta.

Sadece ülkemizde değil, yurt dışında da güzellik yarışmaları yazarlar tarafından “Modern köle pazarları” olarak eleştirilmekte. (Yarışmaların bu ciheti şüphesiz ayrı bir yazının konusu)

Bediüzzaman ve Tesettür Risâlesi:
“Hayâsız yüzlere bir şamar…”
Eserlerinde insanı ilgilendiren her konuya Kur’ân ve Sünnet ışığında çözümler getiren Bediüzzaman Hazretleri “Hakikî güzellik nedir? Kim tarafından veriliyor? Güzellik nasıl ebedileşir? Güzelliği günahları kazanmak ve kazandırmak, çirkin, zehirli bir hale getirmekten nasıl kaçınılabilir?…” gibi soruları da cevaplar.

Çok ilginçtir, Kur’ân’ın tesettür emrinin kadınlar için hürriyet anlamına geldiğini, yaradılışına  uygun olduğunu ispatladığı Tesettür Risâlesi’nde bacaklar üzerinde de durur. Sadece toplum hayatında değil, samimî aile ortamında bile “bacaklar gibi şer’an mahremlere de göstermesi caiz olmayan yerleri” noktasında tesettüre dikkat etmeyi nazara verir… (Tesettür Risâlesi, 3. Hikmet)

Daha da ilginç olan; 1934’de bu küçücük, ama çok ehemmiyetli risâleciği yüzünden “kanaat-i vicdaniye”ye dayanarak talebelerine ve kendisine verilen ceza da yine bacaklarla ilgilidir…

“Mesmuatıma göre, merkez ve payitaht-ı hükümette çarşı içinde, gündüzde, ahalinin gözleri önünde, gayet adi bir kundura boyacısı, dünyaca rütbeten büyük bir adamın açık bacaklı karısına bilfiil sarkıntılık etmesi, tesettür aleyhinde olanların hayasız yüzlerine bir  şamar vuruyor!” cümlesi Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesince suç unsuru taşır.

Yine Gençlik Rehberi’nde yer alan “yarım çıplak hanımların açık bacağıyla dehşetli bıçaklarla ehl-i imana taarruz edip saldırması” ifadeleri ve bacaklar için “bıçaklı bacaklar” tabirlerini kullanması ilginçtir.

Biz hanımları üzerinde düşünmeye sevk etmelidir!
Velhasıl-ı kelâm, kadının hürriyeti ya da esareti, Kur’ân’ın tesettür emrine bakış açısında gizlenmiştir…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*