Ömer bin Abdülaziz’den güncel mesajlar

Said Nursî ve Risale-i Nur hakkındaki çalışmalarıyla da bilinen Iraklı tarihçi ve fikir adamı Dr. İmadüddin Halil’in Türkçe’ye çevrilen eserlerinden biri “Ömer bin Abdülaziz Dönemi ve İslam İnkılabı” adını taşıyor.

On Dokuzuncu Mektup’ta “harikulâde bir zühd-i kalbî”ye sahip olması yönünden Dört Halife ve Mehdi-i Abbasî ile birlikte zikredilen (Mektubat, s. 172) ve adaletiyle de şöhret bulan bu büyük halifeyle ilgili olarak Yeni Şafak yazarı Abdullah Muradoğlu, söz konusu kitaptaki bilgilerden hareketle şu hususları dile getirmiş:

“Emevi tarihinin karanlık sayfaları arasında bir yıldız gibi parladığı için Ömer’den ‘Beşinci Raşid Halife’ olarak bahsedilir. Haricîlere karşı izlediği siyaset bugün için bile ileri bir düzeydir. O dönemde İslam diyarında Haricîler terör estiriyordu. Binlerce insan ölmüş, huzur ve güven ortamı bozulmuş, halk için harcanması gereken devlet hazinesi iflasın eşiğine gelmişti.

“Halife Ömer muhalifinin diyaloğa hazır olduğuna inandığı sürece silaha başvurmaya gerek görmüyordu. Asilerin gerekçelerini onlarla müzakere ediyor, adalete aykırı bir uygulama var ise, kaldırmaktan geri durmuyordu. Bir defasında Haricîler Ömer’le tartışmaya gelmişlerdi. Ömer’in etrafındakiler onun yumuşak tutumunu değiştirip sertlikle muamele etmesini istemişlerdi. Bu öneriyi reddeden ve yapıcı tutumunu sürdüren Ömer, müzakere sonucunda Haricîler ile sulh olmuştu. Anlaşmadan sonra Halife Ömer yanındaki dostuna şöyle diyordu:

‘Bir arkadaşını dağlamadan tedavi edebiliyorsan, sakın ola ki dağlamaya başvurmayasın.’

“Ömer kılıç ve demiri değil, ümmetin arasında bilgelik ve güzel öğüdü bayraklaştırmak istiyordu. Barışçı siyaset ve engin görüşüyle muhtelif kitleleri ve fırkaları umumî değerler etrafında bütünleştirmiş, böylelikle ümmet enerjisinin iç çekişmelerde tükenmesini engellemişti.

“Ömer’in siyaseti, Müslüman ya da gayr-i müslim olsun, ‘Darü’l-İslam’da yaşayan herkes için adalet, sosyal ve ekonomik eşitliğin zirvesini simgeliyordu. Fırat havzasındaki Haricîler, ‘Şevzeb’ diye bilinen bir Haricînin komutasında isyan etmişlerdi. Irak Valisine gönderdiği mektubunda Halife Ömer bakın neler diyor:

‘Kan dökmedikçe veya dünyayı fesada vermedikçe onlara karşı kuvvete başvurmayasın. Fesat ve kan dökmeye yönelirlerse onları önle.’

“Ömer bin Abdülaziz Haricîlerin kan dökmedikleri sürece, ‘Darü’l-İslam’ın bütünlüğü içerisinde belirli bir özyönetimle, istedikleri yerde istedikleri şekilde yaşamalarına izin vermişti. Bugün bir dizi yargı paketi çıkardığımız halde henüz Halife Ömer dönemindeki hak, adalet ve özgürlükler düzeyine ulaşmış değiliz.” (14.4.13)

Tıpkı, Bediüzzaman’ın ifadesiyle “hakikat-ı adaleti ve hürriyet-i şer’iyeyi taşıyan mana-yı dindar cumhuriyet”in en ideal şekliyle yaşandığı Asr-ı Saadet ve Dört Halife dönemindeki adalet, eşitlik, hürriyet… düzeyine ulaşamadığımız gibi.

Öncelikle Müslümanlar olarak Asr-ı Saadeti bu gözle tekrar okuyup anlamaya ihtiyacımız var.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*