Siz de uzun yolculuğunuzun planını yaptınız mı?

“İznik’te görev yapan öğretmen çift Soner ve İnci Sarıhan, 2005 yılından beri, her yaz tatili bisikletle yurtiçi ve yurtdışı uzun seyahatlere çıkıyor. Geçen yaz tatilinde 54 gün boyunca Orta Avrupa’yı turlayan Sarıhan çiftinin yanlarında bu sefer 2,5 yaşındaki Tibet Çınar da vardı.”

Dikkatimizi çeken ve dikkatinizi çekmek istediğimiz üç önemli nokta var:

* Her seferinde kat’ettikleri yol, 600 kilometre ile 4 bin kilometre arasında.
* Ve “kâinata hep Âyetü’l-Kübra gözüyle bakmaları”
* Yola çıkmadan önceki uzun, hassas hazırlıklar…

Soner Sarıhan: “Seyahat öncesindeki hazırlık süreci aylar öncesinden başlıyor. Hazırlık sırasında en çok zamanı rotanın planlanması oluşturuyor. Nerelerden geçeriz, neler görebiliriz, nerelerde konaklarız, bunları en ekonomik olarak nasıl hallederiz, araştırıyoruz. Bu konuda rehber kitaplardan ziyade, diğer gezginlerin anılarından ve tecrübelerinden faydalanıyoruz.

“Bu yıl özellikle şunları da yaptık: Oğlumuz Tibet çadırda uyumaya alışsın diye onu da kamplara götürmeye devam ettik. Evimizin bahçesine bir çadır kurup orada uyumaya alışmasını sağladık. Tibet Çınar’ın odasına minik bir çadır kurduk ve bazı günler yemeğini orada yedirip, içinde oyunlar oynamasını ve sıkılmadan zaman geçirmesini sağladık.

“Doktor ve eczacı arkadaşlarımızın katkısı ile çok kapsamlı bir ilk yardım ve ilâç çantası hazırladık. Rotamız üzerindeki sağlık hizmeti alınabilecek yerleri Google Earth programında bulduk ve aldığımız GPS cihazına veri olarak kaydettik. Hiç ihtiyacımız olmadı, ama bu tedbirler kendimizi güvende hissettirdi. Kondisyonumuzu arttırmak için Tibet Çınar ile birlikte hafta sonlarında uzun yürüyüşler yaptık, yaylalara çıktık. İçinde gideceğimiz 7 ülkenin de haritalarının olduğu bir navigasyon cihazı edindik.

“Bisikletle dünya turu projemize çok sıkı hazırlanmıştık. Aylarca gece uykularımızdan kısarak rota ve ihtimaller üzerinde çalıştık. Yolculuktan 2 ay önce Viyana’daki bir arkadaşımıza 2 Ağustos günü orada olacağımızı yazmıştık. 2 Ağustos günü gerçekten de oradaydık. İşte bu kadar planlı bir yolculuktu.” (Mustafa Öztürkçü / Yeni Asya, 17.3.2012)

Şimdi Risale-i Nur’u ve bilhassa Haşir Risâlesi’ni ele alıp hazırlıklara başlayalım mı?
Zira, “Bizler uzun bir seferdeyiz. Buradan kabre, kabirden haşre, haşirden ebed memleketine gitmek üzereyiz. O yollarda zulümatı dağıtacak bir nur ve bir erzak lâzımdır. Güvendiğimiz akıl ve ilimden ümit yok. Ancak Kur’ân’ın güneşinden, Rahman’ın hazinesinden tedarik edilebilir. Eğer bizleri bu seferden geri bırakacak bir çareniz varsa, pekâla. Ve illâ süküt ediniz. Kur’ân’ı dinleyelim, bakalım ne emrediyor…” (Mesnevî-i Nuriye, s. 186)

Bisikletle değil, yaya çıkacağımız bu uzun sefer için, “uhrevî âlemlerin mukaddes haritası Kur’ân”ı inceleyip ona göre hazırlıklar yapmayacak mıyız?

Kabir istasyonunda nasıl barınacağız; bizi kim karşılayacak, ne soracak?

Haşir meydanından, Sırat’tan, Mizan’dan nasıl geçeceğiz?
Planımızı, programımızı yaptık mı?

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*