NURANÎ ÇABALAR
Bu asr-ı ahirde yapılabilecek en değerli işlerden biri, kısa da olsa her tatilde Nurlu okumalara önemli bir yer vermektir. Birlikte okumalarda insibağ ve in’ikas sırrı olduğundan, şevk ve feyiz herkese bir geliyor. Aşçısından çaycısına, herkes uhuvvet sırrını yaşıyor.
İlk hedef okumaktır ve okumayı arttırmaktır. İkincisi, okuduklarımızı birlikte müzakere etmek, nice dersler çıkarmak ve bunu paylaşmaktır.
Ben bunu biliyorum, kendim evde okuyorum demekle olmuyor. Bu yüzden kısa tatilleri değerlendirip okuma programları düzenlemeyi sürekli kılmak lâzım!
Okumak gücümüz ve enerjimizdir.
Güç kaynağına müstağni kalırsak en olmadık yerde sıkıntı çekmez miyiz?
Bu sebeple birçok yerde zaman zaman bu çabalar gösterilir. En son geçtiğimiz günlerde Antalya’da da yapıldığını duyduk. Yarından itibaren dört gün süreyle de İzmir’de plânlandı. Müsait olanlar dâvetlidir. Bunu da buradan duyurmuş olalım.
HAYATIN AKIŞINA “DUR” DEMELİ
Risale okumalarına ekmek ve su kadar ihtiyacımız vardır. Etrafımızda böylesi bir program duyurusu gördüğümüzde imkânımız müsaitse katılmakla dünyanın en iyi işini yapmış oluruz. Fenafil-ihvan, isar hasleti, diğerkâmlık, feragat, fedakârlık, sevgi ve muhabbet böylece daha içten yaşanıyor. Hakikatlerle daha içten hemhal olunuyor. Hakikatler ruhunuzun, vücudunuzun, kalbinizin bir parçası haline geliyor. Hakikatlerle nefes alıp veriyorsunuz.
Bu durum insanı yeniden inşa ediyor. Dünyaya yeniden gelmiş gibi oluyorsunuz. Yenileniyorsunuz. İmanınızı tecdit ediyorsunuz. “İmanınızı la ilahe illallah sözüyle tecdit ediniz.” Emr-i Peygamberîye (asm) uymuş oluyorsunuz. Bize her an, her saat, her gün bu yenilenmeden lâzımdır.
Hayatın akış süreci içinde yenilenmek pek mümkün olmayabiliyor. Onun için bir sürecik de olsa hayatın akışına ‘dur!’ demek ve hakikatlere ‘geç!’ demek gerekiyor. İman-ı tahkiki noktasında yol almak, böyle birlikte okumalarla daha mümkün hale geliyor.
Mevlânâ’yı Mevlânâ yapan sır da bu olmuştur. Şems-i Tebrizi ile birlikte girdikleri tefeyyüz yolculuğundan her ikisi de manevî manada kazanarak çıkmışlardır.
AHLEN’LİLERİN BAYRAM GÜNÜ
Ahlen’de de böyle nurlu bir program tertip edildi. Gurbetteki Nur Talebelerini Üstadın müjdesi ile tes’îd ve tebrik ediyorum. Her yerde hizmet yükümlülüğü ile nefes alıp veriyorlar. Başka dinlere mensup yaşadıkları yerlerde daha fazla hizmet ve sorumluluk hissediyorlar.
Ahlen’deki Cumartesi dersi Nurun Bayramı gibiydi. Barekallah. Buraya Avrupa’nın hemen her yerinden İsveç’ten, Fransa’dan, Hollanda’dan, İngiltere’den, Türkiye’den ve Köln, Düsseldorf, Nürnberg, Bremen gibi Almanya şehirlerinden katılım yoğundu.
Ardından, okuma programı için Ahlen’lilerle birlikte yarı dağlık kırsal bir yer olan Hallo bölgesine geçildi. Burada program yaptığımız bina, Haus Ascheloh adı verilen bir Kilise Eğitim Tesisi. Mabet odaları, İncilleri mevcut, piyanoları kurulu vaziyette. Ahlen cemaatince önceden kiralanmış. Binanın ergonomik yapısı, yaklaşık 30’ar kişilik gruplarla okuma ve müzakere yapmaya elverişli.
Liseliler, üniversiteli gençler, yetişkin gençler olmak üzere üç grubumuz vardı ve biz üç görevli olarak dönüşümlü şekilde gruplarla beraberdik. Mutfağın pirlerinden Alpaslan ve Mevlit Ağabeylerin ihlâslı ve güzel yemeklerini zikretmeden geçmek olmaz. Allah hepsinden razı olsun.
Dikkatimizi çeken bir hususu daha arz edeyim: Serbest saatlerde dağ yoluna doğru yürüdüğümüz zamanlarda yürüyüş yapan, koşan, spor yapan Almanlarla karşılaşıyoruz. Selâm vermeden geçmiyorlar. Ya biz selâm veriyoruz, ya onlar. “Hallo!” (Merhaba) diyorlar, siz de “Hallo!” diyorsunuz. Selâmları bu! Ama önemli bir duyarlılık ve sıcaklık!
Doğrusu, bu durum bizden iyi! Şu emr-i Peygamberîyi (asm) hatırlamamak mümkün mü? Ebu Zerr-i Gıfarî (ra) soruyor: “Hangi amel daha hayırlıdır ya Resulallah?”
Resulullah Efendimiz (asm) cevap veriyor: “Tanıdığın tanımadığın herkese selam vermendir.” 1
Oysa biz tanıdıklarımıza selâm veriyoruz da… Tanımadıklarımıza –Müslüman oldukları halde- başımızı eğip geçiyoruz.
Demek, bu ince ve nezih sünneti daha çok yaymamız lâzım.
Dipnot:
1- Buharî, İman, 6, 20; Müslim, İman, 63.
Benzer konuda makaleler:
- Gençler Risale-i Nur programında
- Muhabbet varsa, hizmet de vardır
- 2014’e okuma programı ile girdik
- İzmitliler Barla’da buluştu
- Kur’ân-ı Kerimi güzel okumak için yarıştılar
- Kul Mevlâ’yı, Mevlâ kulu severse…
- Bir yaz okuma programının ruhumuzda bıraktığı kalıcı izler
- “Mevlânâ aşıkları”nın açığa çıkan özlemi
- Bursa’da nurlu bir program
- ´Her suale cevap verilir´
1963 Mersin Gülnar doğumlu olan Süleyman Kösmene, ilköğrenimini doğduğu köy olan Yarmasu köyünde yaptı. 1981 Mersin İmam-Hatip Lisesi; 1986 Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. Milli Eğitimin çeşitli kademelerinde öğretmenlik ve idarecilik yaptı. Yeni Asya Gazetesi Fıkıh Günlüğü köşesinde günlük yazılar yazmakta olan yazarımız, İstanbul’da yayın yapan Bizim Radyo’da ve EuroNur.tv’de programlar yapmaktadır. Evli ve üç çocuk babasıdır.
Şu güzel, pâk, nezih, muhabbet dolu Nurun Avrupa Bayramını, ve pek şevkli ve semereli okuma programını ve nur menzillerine ziyaretlerimizi tertib ile bizleri de Nurun sarsılmaz rabıtalarıyla demden hemhal olmaya vesile olan Avrupa Nur Hadimi ve Kahramanı fedakâr ve aziz umum ağabey ve kardeşlerimizi cân ü gönülden tebriklerle bu kudsî hizmet, himmet ve gayretlerinde tam ihlas, şevk, tesanüd ve sebat ile devamlarını Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyoruz.