Allah dilediğine hidayet verir

Kureyşliler, ölüm döşeğinde iken Ebu Talib’e adeta yalvarırcasına, “Sen bizim büyüğümüzsün, efendimizsin! İnsafa gel de bizleri kardeşinin oğlundan kurtar. Ona emret de bizim putlarımıza, ilahlarımıza küfretmekten vazgeçsin, biz de kendisini ilâhı ile baş başa bırakalım!” dediler.

 

Ebu Talib, Peygamberimize (asm) haber gönderdi. Yanına gelince, “Bunlar kavminin ileri gelenleridir. Kendi ilahlarına küfretmekten vazgeçmen karşılığında seni de ilahınla baş başa bırakmayı teklif ediyorlar!” dedi. Resulullah (a.s.m.) amcasına:

“Amcacığım! Ya ben onları bundan daha hayırlı bir söze çağırsam nasıl olur? Onlar bu sözü söyleyecek olurlarsa, bütün Araplar onlara boyun eğecek, Arap olmayanların da her şeylerini ellerine geçireceklerdir!” teklifinde bulundu. Ebu Cehil öne atılıp, “Neymiş o? Babanın başı hakkı için biz bunu sana on katıyla da vermeye hazırız!” dedi. Bu sefer Resul-i Ekrem (asm) :

“‘Lâ ilahe illallah’ deyiveriniz!” dedi. Fakat hepsi bunu da nefretle reddedip farklı şeyler söylediler. Sonra da “Bizden başka bir şey iste!” dediler. Resulullah’ın cevabı kesin oldu:

“Eğer güneşi indirip ellerime verecek olsanız bile, sizden başka şey istemeyeceğim!”

Bu cevap onları çok kızdırmıştı. Yerlerinden fırladılar. Giderken şöyle diyorlardı:

“Allah’a yemin ederiz ki, sana da, sana bunu emreden ilahına da küfür edip duracağız!”

İşte, müşriklerin bu acıklı durumları Kur’ân’da şöyle açıklanmaktadır:

“Onlardan ileri gelenler: Yürüyün, tanrılarınıza bağlılıkta direnin, sizden istenen şüphesiz budur. Son dinde de bunu işitmedik. Bu, ancak bir uydurmadır.” (Sad Sûresi, 6-7)

Onlar çıkıp gittikten sonra Resul-i Kibriya (asm) Efendimiz amcasına, “Amcacığım! Bir kelimecik (tevhid) söyle! Kıyamet Gününde bu kelimeyi söylediğine şahitlik edeyim!” dedi. Onun iman etmesini çok arzuluyordu. Ama Ebu Talib atalarından kalma eski dininde devam etmek istediğini belirtiyor ve şu mazereti öne sürüyordu:

“Şayet Araplar, sizleri bununla ayıplayıp ‘Ölüm korkusuyla söyledi’ demeyecek olsalardı, senin istediğin bu sözü söylerdim. Fakat hayır, yaşlıların dini üzerine kalmak istiyorum!”

Kur’ân’da geçen şu âyet bu olay üzerine nazil olduğu rivayet edilir:

“(Resûlüm!) Sen sevdiğini hidayete erdiremezsin; bilâkis, Allah dilediğine hidayet verir ve hidayete girecek olanları en iyi O bilir.” (Kasas Sûresi, 56)

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*