Bediüzzaman ve Risale-i Nur

Bediüzzaman ve Risale-i Nur, Cenab-ı Hakk’ın ülkemiz insanlarına, Âlemi İslâm’a hatta bütün insanlığa bahşettiği büyük bir lütuftur.

Risale-i Nur, Kur’ân’ın son çağlara yönelik mesajını; iman ve Kur’ân hakikatlerini akılları ve kalpleri tatmin eden eşsiz bir üslûpla ortaya koyan, Müslümanların sıkıntı ve problemlerine Kur’ân’dan çözümler getiren misilsiz bir tefsirdir.

Türkiye’de ve dünyada milyonlarca insan, Risale-i Nur ile buluştuktan sonra hayatları müsbet manada değişmiş, imanlarını tehlikelerden kurtararak ifrat ve tefritten uzak Müslümanlar haline gelmişlerdir.

Bediüzzaman Said Nursî ayrıca topluma güzel bir örnektir. Kemalist rejim, ülkemizde tek partili yönetim döneminde, ezan gibi İslâmî şeairi /sembolleri değiştirerek, dinî eğitimi yasaklayarak, dindarlara dayanılmaz baskılar yapmıştır.

Bediüzzaman ise talebeleri ile birlikte halkın imanını kuvvetlendirmiş, onlara müsbet hareketi, sabır ve itidali tavsiye ederek fevri hareketlerden kaçınmalarını temin etmiştir.

Allah u âlem Bediüzzaman ve Risale-i Nur bu topraklarda ortaya çıkmasaydı, halkın rejimle çatışması sonucu ülkemiz, Suriye, Irak, Filistin, Afganistan’dan beter hale gelebilirdi.

Birkaç sene evvel bir Ramazan ayı programının icrası için, oradaki dostların dâvetiyle Paris’e gitmiştik. Şehrin merkezinde yer alan külliye tarzında inşa edilmiş Paris Camii’ne gittik. Namaz sonrası Cezayir’li olan imam efendi ile odasında bir süre sohbet ettik. Ona Bediüzzaman ve Risale-i Nur’u tanıyıp tanımadığını sordum. Bana “Ne demek tanıyor musun? Bediüzzaman, günümüzde İslâm ümmetinin imamıdır. Risale-i Nur zamanımızın en iyi bir Kur’ân tefsiridir.” dedi ve yakınındaki dolabı işaret ederek “Bende Arapça Nur eserleri mevcuttur, onları okuyorum. Ezher Üniversitesi’nde hocalarımız bize onu tanıtmışlardı” dedi. Şahsen çok duygulandım. Paris’teki Müslümanlar Üstadı ve Risale-i Nur’u tanıyor ve takdir ediyorlardı.

Suriye, Mısır, Pakistan, hatta Malezya gibi İslâm devletlerinde, önde gelen din âlimleri, Bediüzzaman ve Risale-i Nurlar’ı tanıyıp onlardan faydalanmaya gayret etmektedirler. Birkaç sene önce İstanbul’da düzenlenen bir sempozyumda, oradan gelen katılımcılardan Risalelerin oralardaki ilim çevrelerinde okunduğunu öğrendik.

Bir de ülkemizi düşündük. Başta Diyanet olmak üzere ilahiyat çevreleri, dinî cemaat ve tarikatlar, ne yazık ki Üstadın ve Nurlar’ın kıymetini takdir edip, onları okuyup, onlardan istifade etmeye pek yanaşmadıkları görülmektedir. Bu durum Türkiye için büyük bir kayıp olduğunu düşünüyorum.

Son söz: Ne yazık ki ülkemizde dehşetli bir buhran yaşanıyor. Bu buhranın hal çaresi Risale-i Nur’da vardır. Dindar camiadaki ilim çevrelerinin çoğu, Nurlar’ı okuyup onlardan faydalanma yoluna gitseydi, Risale-i Nur’dan beslenen grupların ekserisi de ondaki içtimaî ve siyasî ölçüleri Üstadın maksadına uygun bir şekilde hayata tatbik etselerdi, büyük bir ihtimalle Türkiye’nin içine düşürüldüğü kötü ve perişan durum olmazdı kanaatindeyim.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*