Kudüs’te Haçlı’dan sonra Yahudi zulmü

Hutuvât-ı Sitte isimli eserde de ifade edildiği gibi, her zamanın insî bir şeytanı var; ayrıca şeytanın vekili olan bir ruh-u gaddarı vardır.

Bu eserin neşredildiği devrin (1920’ler) ruh-u gaddarını, İstanbul’u işgal altında tutan ve bütün Anadolu için istilâ plânları yapan İngiliz ve müttefikleri temsil ediyordu.

Daha evvelki tarihlere baktığımızda da şunu görüyoruz: Selçuklulardan önce ve ilk dönemlerindeki gaddar ruh, Haçlı müttefiki içinde idi. Selçukluların son döneminde ise, aynı ruhun temsilcileri olarak Moğollar (Cengiz-Hülâgû) çıktı tarih sahnesine.

Avrupa’dan yola çıkan Haçlılar, önlerine gelen her topluluğa zulmettikleri gibi, Filistine vardıklarında da tarihin en büyük katliâmına imza attılar.

Moğollar ise, önce Kafkaslar ve Anadolu’yu kasıp kavurdular. Selçuklu devletini yıktılar. Ardından Bağdat’a girip şehri tarumar ettiler. Orada da beş asırlık Abbasi Devletini yıktılar: 1257

*

Tarihteki emsâllerinden daha vahşi olan bu zamanın ruh-u gaddarı ise, bir terör devlet olarak İsraildir, yönetimdeki Yahudilerdir, dünya çapındaki Siyonistlerdir.

Bu fecâati bütün dünya görüyor. Filistinde’ki İsrail vahşetini dünyadaki hükûmetler ayrı değerlendirirken, dünya insanları hükûmetlerden çok farklı davranıyor. Vicdanları isyan ettiği için, dünya insanları bu feci gidişata seyirci kalmak istemiyor. Dünya insanları arasında da, Filistinlilere en ziyade sahip çıkanların başında ise dindar Hıristiyanlar ile İsevî ruhaniler geliyor. Bunların bir kısmı merak edip Kurân’ı okuyor, bir kısmı da kelime-i şehadet getirip Müslüman oluyor.

Hem, “insan evlâdı” vasfına lâyık olan dindar Hıristiyanlar, çoğu yerde Müslüman geçinen ülkelerin yöneticilerini geride bırakırcasına Filistin davasına sahip çıkıyor.

Bütün bunlar gösteriyor ki, bugün için Kudüs’e yönelik bir Haçlı tehlikesi söz konusu değildir. Bunu kimi bağnaz Müslümana anlatması zor olsa bile, bazı hakikatler gizlenemeyecek kadar açıktır.

*

Evet, Filistin’e dair dünyadaki gelişmeler çok net fotoğraflar vermekle beraber, muhakeme yoksunu kimi ezberciler, ne yazık ki hâlâ “Kudüs’te bir Hilâl-Haçlı savaşı var” nakaratını okuyup duruyor. Oysa, mevcut durum eskisinden tamamen farklı. Halihazırdaki vaziyet, hiçbir şekilde o eski “Haçlı mezalimi”ne benzemiyor.

Dolayısıyla, Filistin’de bir asrı aşan Yahudi istilâsı ve Siyonizm saldırısı, sadece Müslümanlara yönelik bir hareket olarak da değerlendirilmemeli. Kudüs ve Filistin genelindeki saldırı ve keyfi muamele, öncelikle oradaki Müslümanları ezmeye ve başka yerlere göçe zorlamaya yönelik olmakla beraber, aynı şekilde İsevileri de (Hıristiyanları) dışlamakta ve dinî hassasiyetlerini hiçe sayarak rencide etmektedir.

Dolayısıyla, Kudüs’teki yeni gelişme karşısında, eski bazı ezberleri bozmalı ve geçici de olsa eski nakaratı terk etmeli. Yerine ise, ikisi de muvahhid (Tevhid ehli) olan Müslüman-İsevî yakınlaşmasını tesis etmeye çalışmalı. Halihazırda, vicdanlı cesur papazlar dahil, Hıristiyan dinine mensup birçok topluluk, Kudüs meselesinde Yahudilere karşı cephe açmış durumda. Bu gelişmeyi kesinlikle hafife, basite almamalı ve eski nakaratlara takılıp kalınmamalı.

Önemli bir nokta da şudur ki: Risale-i Nur’da geçen “Müslüman İseviler”, “Hıristiyanları dindar ruhanileri ile teşrik-i mesai” ve benzeri manadaki tabirlere karşı yıllardır burun kıvıranlar, hele hele kin ve husûmet ateşiyle bunları tenkit edenler, yaşanan son gelişmeler karşısında kimi “tarihin yalancıları”, kimi de “tarihteki ahmaklar” listesindeki yerlerini almaya hazırlanıyorlar.

Hasıl-ı kelâm: Zâhirde şer gibi görünen bazı hadiseleri, âhirzamana dair rivâyetlerde haber verilen “Muvahhid Hıristiyanların Müslümanlara yardım etme ve bir kısmı İslâma tabi olmaları” mânâsındaki müjdenin tahakkuk etmesine mâtuf gelişmelerin bir parçası olarak da değerlendirmek mümkün. İsrail’in sınır tanımaz zulüm ve gaddarlığı karşısında, bu manadaki insanî hisler dünyanın hemen her tarafında uyanmaya başladı. Bu hâlin pek hayırlı neticeler hâsıl etmesini Cenâb-ı Hak’tan niyaz ederiz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*