On rakamı nasıl tatlı oldu?

Aslında rakamdan tatlı filan olmaz. Ama bizim Müslüman milletlerimiz onu da yapar(!) Her sene bu ayda, aşağı-yukarı aynı şeyleri yazıp hatırlattığımız Muharrem ayının onuncu günüyle alâkalı yazılarımız var. İşte bu ayın onuncu gününde yapılıp dağıtılan bir tatlı var, adı da “aşure”. Bu yazıya başlığı bundan dolayı koyduk. Hadd-i zatında, Arabca “on” demek olan “aşere” kelimesinden türeyerek, ya da söylenmesi avamın lisanına girince bozularak “aşure” hâlini alan ve bu güne has yapılıp dağıtılan bu ayda olan on hadiseden biri olan Nuh (as) ın, malum hadisesine istinad ettirilen ve muhtemelen ümmetinin elinde kalan tahıl v.s yi birleştirerek yaptığı bir tatlıya izafeten bildiğimiz “aşure” nin meydana geldiği söylenir. Evet, bu girişten sonra, gelelim içinde bulunduğumuz bu mubarek Muharrem ayı ve “aşure” günüyle alâkalı söyleyeceklerimize;

Yeni bir hicrî yıla, Hz. Peygamber’in (asm) hicretini hatırlatan yıla, Muharrem ayı ile başlayıverdik elhamdülillah. Ramazan ayındaki farz oruçtan sonra en faziletli oruçlardan biri de, içerisine yeni girdiğimiz Muharrem’de tutulan oruçlardır.

Başka zamanlarda sadece Cuma veya Cumartesi günleri oruç tutmak tenzîhen mekruhken, Muharrem ayının da içinde olduğu dört haram ayda (Muharrem, Receb, Zilkade ve Zilhicce) Perşembe, Cuma ve Cumartesi günleri oruç tutmanın faziletine dair hadis-i şerifte çok terviç ve rağbet var. Bu mübarek Muharrem ayının en mühim ve çok Müslüman tarafından bilinen orucu da “Aşure Günü Orucu” dur. Peygamberimiz (asm) Aşure Günü oruç tutmanın bir senelik geçmiş günahları affedebileceğini bildirmektedir. Ancak Yahudilere benzememek için, Aşure Gününden bir gün öncesini veya sonrasını da oruçlu geçirmek tavsiye edilmiştir. İbn-i Abbas (ra) bununla ilgili olarak şöyle bir hadis rivayet eder: ‘Aşure Günü oruç tutun, fakat Yahudilere muhalefet edin. Ondan bir gün önce veya sonrayı da oruçlu geçirin.’” Yani, bu Muharrem ayının bilinen ve birçok kimse tarafından yerine getirilen oruç günü, ayın onuncu günü tutulur. Fakat her şeyde Yahudi ve Hıristiyanlara benzememeyi söyleyen Peygamberimiz (asm) burada da onlara benzememek için bu faziletli orucun tutuluş şeklini tarif etmiş ve iki gün, yani bir gün öncesi veya bir gün sonrasıyla iki gün olarak söylemiştir.

Neşriyatımız arasında bulunan “Câmiü’s-Sağir” isimli hadis kitabından aldığımız bu bilgiye göre, Aşure Gününde tutulacak orucun şeklini Peygamberimiz (asm) çok güzel ifade etmişlerdir. Yani, o günde birçok peygamberle alâkalı güzellikler olduğundan dolayı, Yahudiler ve Hıristiyanlar da oruç tuttuğundan, onlara benzer gibi olmamak için ince bir ölçüyle, bir gün önce veya bir gün sonrasını da ilâve ederek oruç tutulmasını tenbih etmiştir. Buradaki incelik, ya 9-10. veya 10-11. günlerde olmak üzere iki gün oruç tutmaktır. İşte, bu özelliğe dikkat etmeyen bazı hocalar, vaaz ve hutbelerde; 9-10-11. günlerde üç gün oruç tutulmasını cemaate söylüyorlar. Hadisin manası kaybolduğu gibi, çoğu ehl-i tahkik olmayan Müslüman’a da o şekilde oruç tutturuyorlar. Tabii, burada denilebilir ki, ”Yahu ne var bunda, bu kadar abartmaya ne lüzum var? Ha iki olmuş, ha üç, ne fark eder? Fazla olsa daha sevaplı olur, vs.” O zaman senenin oruç tutulması haram olan beş gününün dışında hep oruç tutalım, ne olacak ki? Olmuyor, değil mi? İşi aslına uygun yapmak lâzım. Tıpkı namazdan sonra ‘33 defa’ çekilen tesbihler gibi… Zannedersem Molla Hamid ağabey üstada gelerek “Seyda, namazdan sonra çektiğimiz tesbihleri niye 33 adet çekiyoruz fazla olsa ne olur?” demiş. Üstadda ona saat çarklarını misal vererek, çarkta bir diş fazla olsa, saatin özelliğinin bozulacağını söyleyerek, şifrenin bozulmaması için, nasıl söylendiyse, yapıldıysa, emredildiyse, öyle yapılmasını tenbih etmiş.

Hâsılı, Peygamberimiz (asm) nasıl yapmışsa öyle yapmak, onun yaptığına—zahiren daha fazla sevap getirecek gibi gözükse de—ilâve yapmamak, en müstakîmi ve Sünnet-i Seniyyeye harfiyen uyma noktasında en doğrusudur, sadakatin de gereğidir. Nitekim onun sünnetine hüve hüvesine uymanın getireceği sevap, daha fazla olsa gerektir.

Burada, “Kim ümmetimin bozulduğu bir zamanda benim sünnetime sıkıca yapışırsa, yüz şehidin ecrini, sevabını kazanabilir” (Hadis, Müsnedü’l-Firdevs, 4.198) hadis-i şerifini hatırlamakta fayda var.

Evet, bütün bunlardan sonra tekrar diyoruz ki; Aşure Günü orucu üç değil, iki gündür. Yani bu sene için; Ya Salı-Çarşamba veya Çarşamba-Perşembe günlerinde iki gün oruç tutmalıyız. Allah, bütün ibadetlerimizi kabul etsin ve bu mubarek gün ve ayımız da mubarek olsun!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*