
Bir ay kadar Bursa’dan uzaktayız. Bu bir ay içerisinde de tabii, bazı şeylerden haberimiz olmuyor. Geçen gün gazetemizin “medya-politik” köşesinde Emre Aköz’ün bir yazısı iktibas edilmişti. Dikkat ettim, bu mevzuuyu işliyordu. Meğer levhadaki o cümle değiştirilmiş, “Jandarma kanun ordusudur” olmuş. O da başka bir şey tabii. Emre Aköz, zaten onun da nereden geldiğini o yazısında izah etmiş.
Fakat bizim derdimiz, levhada yazan önceki cümleydi. Evet, “orduya sadakat şerefimizdir!” ne demekti? Böyle şey olur muydu? Üstelik de, bu cümleyi 28 Şubattan sonra çok yerde gördük ve duyduk. Varlığının esası millete hizmet olan ordunun, askeriyenin çarpık düşüncesinin neticesiydi bu cümle. Yıllardır, inkılâp ve ihtilallerle milletin ensesinde boza pişiren bu güruh (tabii gerçek manâda milletin emrinde olan askerleri tenzih ederiz. Onlar zaten ihtilalci de değiller.) Yaptıkları her kanlı ihtilalde, millete çevirdikleri silahın parasını milletten alıp, asker olarak da, milletin evladlarını kullanarak yapılan o meş’um ihtilallerde bunlar, o şen’i icraatlarına kolay mazeret bulmak için “Türk milleti adına” yaptıklarını söylüyorlardı. Hâlbuki zavallı millet ne onlara böyle bir salahiyet vermişti, ne de haberi vardı böyle haince yapılan işlerden. Ama onlar yapıyordu ve “ben yaptım oldu” edasıyla da, yıllarca bu milleti esir olarak kullanıyorlardı. Milletin bütün değerlerini zir-ü zeber edip, yerle bir eden, memleketi yıllarca geriye götüren bu zihniyet aslında gericiliğin de, irticanın da daniskasını yapıyordu. Eğer bunlar o hıyanetleri yapmasalardı ve milletin seçtiği demokrat iktidarlar iş başında kalsaydı, bugün Türkiye belki bir Almanya seviyesinde olurdu. Ama onların düşüncesi bu değil ki. Onların düşüncesi, varsa da, yoksa da; Kemalizm, şahsi ikbal ve iktidarı ele geçirerek yiyip içmek.
Milletin kafasına çaka çaka yazdıkları bu levhadaki ifadeler gibi, yıllarca milletin (hassaten de doğu ve güneydoğu anadoludaki) dağına taşına bu ve benzeri şeyleri yazmış, milleti tahrik edici haller meydana getirmişlerdi. Adam ırk olarak Kürt, ama sen ona inadına “ne mutlu Türküm” diye yaz, ondan sonra ne oluyor? Adam,” ben Kürt’üm” diyor ve onu kabul etmediği gibi, uyandırılan ırkçılık fitnesiyle de, ortalığın duman olmasına vesile oluyorlardı. Artık bilerek veya bilmeyerek yapılıyordu bu fitne. Bu gibi yazıları, doğu ve güneydoğu bölgelerinde bulunduğumuz zaman, oraları gezdiğimizde sık sık müşahede ediyorduk. Erzurum’da bulunduğumuz bu günlerde, palandöken dağının yakınından geçerken dağın ortasında kocaman bir M: Kemal başı ve yanında da silinmeye yüz tutmuş bir yazı okuduk. Sorduğumuzda, yazının “Ya yolunda gideceğiz, ya da uğrunda öleceğiz!” şeklinde bir cümle olduğunu söylediler. Hayret ettik, bu ne demekti ya? Millet mecbur mu onun bunun peşinden gitmeye, yolunda ölmeye? Mukaddes bir şey mi ki o?
Bütün bu saçmalıkların, milleti tahrik edip, hakaret eden yazıların, her taraftan kaldırılması, silinmesi lâzımdır. Kimse, hiçbir zümre ve şahıs, bu milletten büyük değildir. Yıllarca devlet içinde devlet olmaya alışmış zihniyet sahipleri, bu sapık düşüncelerinden vaz geçmelidir. Yapılacak bir şey, söylenecek bir söz varsa o da; “Milletin yolunda gitmek, onun uğrunda ölmektir!” hem de şanlı ordumuzun gayesi ve şiarı,”Ordunun Millete sadakati şerefidir!” olmalıdır!
Benzer konuda makaleler:
- M. Kemal bu millete dost değildir!
- Cumhuriyetimizi istiyoruz!
- 10 Kasım’da işte bu zihniyet…
- Bursa nutku, Bursa mitingi… Neden hep isyana teşvik Bursa’dan yapılır?
- Heykele sinek kondu!
- “Siyaset Üçgeni”
- 27 Mayıs
- Yarım asırlık hıyanet
- Senin gücün; bu cemaatlere de, tarikatlara da, yetmez!
- O gün sabah namazında camilerde yer bulamadık

İlk yorum yapan olun