Size tevafuk dokundu mu?

“Siz, hiç…” diye başlayan cümleler sarfetmeden ben, derunî hisler uyandıran bir kelime olan “tevafuk” kelimesine dalıp gittim. Bu yazı, mürekkebin gözyaşlarını dindiren bir his uyandırdı bende. Bazen hayatınıza girse bile fark edemezsiniz bu kelimeyi, nazlıdır göremezsiniz bazen. Her an sizinle “tevafuk”lar yaşar bilemezsiniz. Bırakamazsınız, kavramıştır ruhunuzu en derinden…

Siz hiç; tevafuk yağmuruna tutuldunuz mu?
Siz hiç; bir takvim yaprağının tarihinden çıkan tevafuklara, ardına yazılanlara, alına yazılanlara şahid oldunuz mu?
Siz hiç; tevafuğun hikmetine dalarak, seyre daldınız mı olanları?

Siz hiç; kendi başınıza kaldığınız zaman sizi sizden ziyade düşünen Bir’in birliğine sığındınız mı? Ve o anda gözlerinizi aydınlatan tevafuğa, gözleriniz tutundu mu?

Veya şöyle sorayım: Siz hiç, tevafuk esnasında tevekkül ettiniz mi içten içe susarak? Susayarak… diye başladı yazı. Yazar tevafuğun mükemmel hikmetine kalemini dokundurdu sadece. Kalem kayıp elinden düşene kadar yazmaya çalıştı. Kalem, önce üşüyen eli ısıttı, sonra sayfada sıcaklığını hissettirdi; her harfi işlemesiyle.. Bu işleme yüreğime ince bir sızı oluşturur, “kâğıt kesiği” gibi. Sahi, kalemi ele almak bir tevafuk sahnesinde oynamak değil miydi?
***
Hayatımızda önemli olaylardan biridir aslında, bazen geldiğinden bile habersiz oluruz. Göremeyiz, belli bir zaman geçer sonra kavrarız yaşanılan olayları.

Tevafuk, taze bir rüzgârın çıkışı gibidir. Ruhu okşar, fikri rahatlatır. Hayat sinemasında elektriklerin kesildiği bir anda, o sinemada görüntünün zihinde oynayabilmesidir. Tevafuk bütün olumsuzluklara rağmen direnmektir. Tevafuk bütün zamanlara rağmen beklemektir. Zamanı cesaretle kovalamaktır. Dört mevsimden de öte, yeni bir iklimin doğuşudur yüreğimizde. Yazarın dediği gibi; “Sana karşı duramayan, tevafuklar var içimde” deyip öz bir şekilde kadere teslim olmaktır.

Gelince tevafuk içten içe dokunur. Bazen kendini hissettirir, bazense hissettirmeden yüreğe işlenir. Sonra usulca dokunur, en sonunda hissettiriverir. Latîfâne bir muhabbettir. Hoş bir sohbettir. Zarif bir vakitte gelir, vakit içinde vakte uyumludur. İki şeyin birbirine denk gelmesidir. Rastgele değildir! Rast getirmedir. Yüce Yaratıcının olayları önceden bildiğinin işaretidir. Tevafuk sikkedir, Rabbimizin kader mührüdür.

Bütün bu hakîkatler içinde; her şeyin birbirine denk gelmesi bir nizâm içinde olmasının yanı sıra tevafûk, ruhumuzun yanında aklımıza “sebep perdelerinin arkasında birinin olduğunu” gösterir. O, Sultân-ı Kâinât olan Hâlıkımızdır. Her şeyin anahtarı O’nun yanında, her şeyin dizgini O’nun elindedir. Her şey O’nun emriyle var olur. Hiçbir şey başıboş değildir, O’nun iradesi dışında olamaz…

Doku zihnime kendini, doku/n ruhuma, işle/n..
Sahi size hiç tevafuk dokundu mu? “Dokudu…”

Benzer konuda makaleler:

1 Yorum

  1. Değerli yorumcumuz, her görüşe eşit mesafede durmakla birlikte; hakaret, küfür, aşağılama vb. içeren, toplumsal hassasiyetleri zedeleyici nitelikteki ve büyük harfler ile yazılan veya konu ile ilgisi olmayan yorumları yayınlayamıyoruz. Kriterlere uygun olarak yeniden yorum yazmanızı diler, ilginize teşekkür ederiz. Saygılarımızla. (Editör)

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*