Yaşasın kardeşliğimiz

Biz Nurcular için en önemli şey, Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin üstüne basa basa belirttiği gibi ihlâstır.

Yirminci Lem’a da; “İhlâsı kazanmak çok mühimdir. Bir zerre ihlâslı amel, batmanlarla hâlis olmayana müreccahtır. İhlâsı kazandıran, harekâtındaki sebebi sırf bir emr-i İlâhî ve neticesi rıza-yı İlâhî olduğunu düşünmeli ve vazife-i İlâhiyeye karışmamalı” şeklinde ifade edilmiştir.

Bizlerin tek sermayesi var o da ihlâsı kazanmak ve düsturlarına harfiyyen uymaktır. Kardeşliğimizi hiçbir şekilde hiçbir şeyle takas etmemektir. Bizler Risale-i Nur okuduğumuz ve Risale-i Nur’la Kur’ân hizmeti yaptığımız için kardeşiz. Yoksa dünyevî bir ortaklık ya da akrabalık bağımız yoktur. Öyle ise, bu hususu incitmemek çok önemlidir.

Önüne gelen bildiğini yapsın, parası olan konuşsun veya gücü olan hâkim olsun diye bir araya gelmedik. Hizmetimiz için ve hizmeti her yönüyle herkese ulaştırmak için bir araya geldik. İstişare ederek, mevcut şartlar içerisinde en verimli iman hizmeti nasıl yapılır diye çırpınmak gerekirken; ben sen, olmadı ya ben ya da sen deme hakkına sahip değiliz. Biz hepimiz bir arada bir mana ifade ediyoruz.

Aman dikkat, tuzaklara düşmeyelim. Risale-i Nur hakikatlerini kendimize rehber edip, sabırla Cenâb-ı Hakk’ın inayetini bekleyip takdirine kanaat etmeliyiz. Allah istemezse hiçbir şey olmaz ve O isterse her şey olur. Öyle ise hikmetine râm olalım.

Bilhassa nazik zamanlarda ve siyasî çalkantılarda daha da dikkatli olmak durumundayız. Çünkü Üstadımız; “Bu zamanda öyle fevkalâde hâkim cereyanlar var ki, her şeyi kendi hesabına aldığı için, faraza hakikî beklenilen ve bir asır sonra gelecek o zat dahi bu zamanda gelse, harekâtını o cereyanlara kaptırmamak için siyaset âlemindeki vaziyetten feragat edecek ve hedefini değiştirecek diye tahmin ediyorum” ifadesi ile işin aslına dikkat çekiyor.

Görülüyor ki, beklenti ile gerçek çok farklı. Sen, sana ait olmayan işlerde sabırlı olmak zorundasın. Öncelikle zarar vermemek esastır. Bir de bu hizmet inayet altındadır, bize düşen sadece mesaileri tanzim etmektir. Makam ve mevki gözetmeden “muhabbet-i umumiyeyi” temin etmek ve birlik beraberliğimizi her şartta sağlamaktır.

Üstadımızın; “Ben bu ittihadın efradındanım. Ve bu ittihadın tezahürüne teşebbüs edenlerdenim. Yoksa, sebeb-i iftirak olan fırkalardan, partilerden değilim.

Elhasıl: Sultan Selim’e biat etmişim. Onun ittihad-ı İslâmdaki fikrini kabul ettim” ifadesini iyi anlamak zorundayız. Yaşasın birlik ve beraberliğimiz. Yaşasın kardeşliğimiz.

Sabahattin Boyacı

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*