Âh şu tüketen siyaset

Mahiyeti itibariyle, siyasetin hem ilim, hem de san’atla irtibatlı kuvvetli bağları vardır.

“İlm–i siyaset” denen bir realiteden söz etmem mümkün olduğu gibi, siyasetin bir “idare san’atı” olduğu da umumî kabul görmüş bir gerçektir.

İşte, bu ilm–i siyasete uygun hareket edildiği yerde, şu tarz gelişmeler gözlemlenir:

 

* Tüketim azalır, üretim artar.

* Gerileme yaşanmaz, ilerleme kaydedilir.

* Tedenni değil, terakki olur.

* Yeis değil, ümitler kamçılanır.

* Vesâire…

* * *

Günümüz siyaseti, ne yazık ki üretimden ziyade tüketime meyyal; iktisattan ziyade israfata doğru akıp gidiyor:

* Halkçılar, halkın hissiyatından, fikriyatından, hâsılı dünyasından kopmuş bir vaziyette.

* Demokratlar, “Demokratlık sınavı”nda bir türlü başarı gösteremiyor.

* Kürtçüler, Kürtlerin “mefahir–i milliyesi”ni lekedar etmekle meşgul.

* Türkçüler, Türklerin “millî hasıla”sını tüketmekten başka bir iş yapmıyor.

* Dindarlar, dinî/ahlâkî inkişafa kuvvet verecekleri yerde, maalesef onlar da bu dinî/manevî sermayeyi tüketmekle meşgul görünüyorlar.

* * *

İş bu “Tüketen siyaset” anlayışı ile hareket edenler, aslında oy deposu olarak gördüğü kitleleri “ümitlendirme ateşi”ne yandırıp yandırıp duruyor.

Bu insanlarımız, kim bilir kaç defadır ümitlendiriliyor da, hemen ardından, taze açan o ümit filizleri toptan kırıma uğratılıyor.

Hah, işte bu sefer Kürt meselesi halledilecek…

Hah, işte bu “açılım”la terör belâsı kesin olarak bertaraf edilecek…

Hah, işte bu defa başörtüsü yasağına son verilecek…

Peki, ya sonra?

Sonrası mâlûm… Önce ümitlendir. Ardından, oyları topla, ipotek et. Sonra da, dirilen şevk ve ümit pırıltılarını toptan söndür.

İşte bu, hasıl olan sermayeyi tüketen bir siyaset telâkkisidir.

Menfaatini öncelleyen ve menfaat üzere dönen canavar ruhlu bir siyaset anlayışıdır.

Doğru siyaset ise, idarecilik san’atını icra eden, dinî ve millî değerleri istismara tevessül etmeyen, hasis menfaati için insanların duygularıyla oynamayan, sadece millete hizmeti temel maksat edinen bir anlayışın tatbik sahasına konulmasıdır.

Temenni edelim ki, ülkemiz, tüketen değil, üretmeyi hedefleyen bir doğru siyaset düzleminde yönetilmeye mazhar olsun.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*