Böyle gelmemiş ki, böyle devam etsin!

Yine Ayasofya’yı tartışıyoruz ve cami olarak yeniden ibadete açılana kadar da tartışmaya, yanlışı hatırlatmaya devam edeceğiz inşaallah.

Ayasofya meselesi sıradan bir mesele değil. Tarihî kayıtlara göre; İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmed Han, fethin sembolü olarak İstanbul’un en büyük kilisesini camiye çevirmiş ve fetihten sonra ilk Cuma namazını bu camide kılmıştır. Sonrasında bu ‘cami’nin kıyamete kadar ayakta kalabilmesi için de buraya gelir getiren kaynaklar vakfetmiş. Bugün bile bu caminin ‘tapu senedi’ vardır ve bu senede göre caminin sahibi “Ebulfetih Sultan Mehmed Vakfı” olarak görülmektedir. (Bakınız: Ahmed Akgündüz, Said Öztürk, Yaşar Baş, Kiliseden Müzeye Ayasofya Camii, Osmanlı Araştırmaları Vakfı Yayını, İstanbul, 2006)

Fatih Sultan Mehmed Han, Ayasofya’nın vakfiyesini bozmak isteyenlere (belki de Ayasofya’yı başka maksatlar için kullanmak isteyenlere) de ‘bedduâ’ etmiştir. Vakfiyenin bir bölümü şöyledir: “Allah’ın yarattıklarından Allah’a ve O’nun rüyetine iman eden, Ahirete ve onun heybetine inanan hiçbir kimse için, sultan olsun melik olsun vezir olsun bey olsun, şevket ve kudret sahibi biri olsun hakim veya mütegallib (zalim ve diktatör) olsun, (…) insanlardan hiçbir kimse için, bu vakıfları eksiltmek, bozmak, değiştirmek, tağyir ve tebdil eylemek, vakfı ihmal edip kendi hâline bırakmak ve fonksiyonlarını ortadan kaldırmak, asla helâl değildir. Kim ki, bozuk teviller, hurafe ve dedikodudan öteye geçmeyen batıl gerekçelerle, bu vakfın şartlarından birini değiştirirse (…) açıkça büyük bir haramı işlemiş olur, günahı gerektiren bir fiili irtikap eylemiş olur. Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lâneti üzerlerine olsun.” (Age., s. 142)

Ayasofya üzerinden yürütülen tartışmalardan biri de bu ibadethanenin ‘müze’ye çevrilmesinin ‘sahte imza ile’ olduğu yolundaki iddiadır. Biz neticeye bakarız. Sahte ya da değil, neticede Ayasofya ‘müze’ye çevrilmiş mi? O halde ‘imza’dan önce, niçin müzeye çevrildiği ya da niçin yeniden cami olarak ibadete açılmadığı tartışılmalıdır.

Bir gazeteci, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’a bu konuyu sormuş. O da, özetle şöyle demiş:

“Bu tartışma yıllardan bu yana yapılıyor. İstanbul’da bizim dünya güzeli, bütün İslâm dünyasında en güzel, en başarılı, mimarî açıdan, mistik açıdan en görkemli camilerimiz var. İbadetlerimizi burada yapabiliyoruz. Bu tartışma siyasal bir boyuta taşınmaya çalışılıyor ve bir inata dönüştürülmeye çalışılıyor. Bugün de insanlığa hizmet ediyor. İnsanlar geliyorlar, içinde hem onu yapan, o mimariyi gerçekleştirenlerin inançlarına uygun tasvirleri, süslemeleri görüyorlar. Hem de daha sonra kullanan medeniyetlerin, büyük Osmanlı medeniyetinin yaptığı katkıyı görüyorlar. Herkes içinden istediği gibi duâ edip çıkabiliyor. Bence isterseniz bu düzen böyle devam etsin.” (Sabah, 2 Haziran 2012)

Kültür ve Turizm Bakanı, ‘şahsî düşüncesi’ni açıklamakta serbesttir. Ancak bu düşünce Türkiye’yi yönetenlerin düşüncesini özetliyorsa, doğru bir düşünce değil. Her defasında tekrarladığımız gibi Ayasofya’nın ibadete açılması meselesi, sadece ‘ihtiyaç’ ile açıklanamaz. Ki, bunca cami varken her yerde yeni camiler de yapılıyor. Ayasofya, hem İstanbul’un fethinin bir sembolüdür, hem de Fatih Sultan Mehmed Han’ın hediyesidir, duâsıdır, vakfıdır. İstanbul’u fetheden ‘müjdelenmiş bir komutan’ın fethettiği bu büyük şehirde bu kadarcık bir hakkı yok mu? Kim ki Fatih’e bu hakkı çok görüyor, yanlış üstüne yanlış yapıyor demektir.

“Bence isterseniz bu düzen böyle devam etsin” demek de düşünce ifadesidir, ama millet ekseriyetinin kabul ettiği bir durum değildir. Böyle gelmediği için, böyle gitmesi mümkün değil. Bir referandum yapılsa, kaç kişi “böyle devam etsin” der? İktidarlar milletin arzu ve isteklerine göre hareket etmek durumunda olduklarına göre, Ayasofya konusunda da millete kulak verilmelidir.

Ayasofya camidir ve cami olarak bütün insanlığa hizmet etmelidir. Hakikî Hıristiyanların da ‘müze Ayasofya’ yerine ‘cami Ayasofya’yı tercih edeceğini umuyoruz. Böyle gelmedi, böyle de gitmemeli vesselâm…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*