Risale-i Nur nasıl okunmalı?

Risale-i Nur, bir roman, bir hikâye veya sıradan bir yazı değil; fen, sosyal ve manevî ilimlerin harmanlanarak hayatın bütününe hitap eden hakikatler manzumesidir. Dolayısıyla, ebedî bir edebî derinliği vardır. Basit bir metnin bile mana derinliği ve edebî sanatları sadeleştirme ile değil, araştırma, inceleme, müzakere, mütalâa, şerh/yorum, tefsir ve izah ile anlaşılır.

Risale-i Nur’u şerh ve izah edebilmek için anlamak gerekir. Anlamanın birinci şartı da okumaktır. Okumaların da birkaç metodu vardır. Ya ferdî olarak mütalâa veya heyet / grup halinde okumalı…

Risale-i Nur’un yüzlerce yerinde okumak tavsiye edilirken “müzakere, mütalâa, müdavele, münazara”yı da teşvik etmenin yanında, metot, usûl ve formüllerini de verir.

Bunlardan bir kısmı şöyledir:

● Her zaman Kur’ân’ı okumalıdır, ta o nimetin küllî şükrünü edâ ve o nimeti idame etsin.” 1

● Risale-i Nur’u “anlayarak ve kabul ederek…” okumalı. 2

● Meyvenin Dördüncü Meselesini çok defa okuyunuz; kuvve-i maneviyeniz kırılmasın. 3

● Daima okumalı. Yani tekrar, tekrar okumalıdır. Zira, sert taşı delen su damlası değil, damlanın tekrar tekrar düşmesidir! Katı kalpleri, taşlaşmış enaniyetleri delen daima okumak, tekrar tekrar okumaktır.

● Müzakereli ve müdaveleli okumalı: “Şu Risale bir meclis-i nuranîdir ki, Kur’ân’ın şu münevver, mübarek şakirtleri, içinde birbiriyle mânen müzakere ve müdavele-i efkâr ediyorlar.” 4

Reçetetü’l-Avam dediği Münâzarât isimli eseri, münazaranın nasıl yapılacağının metotlarını da ihtiva eder aynı zamanda.

Muhakemat için ise, Reçetatü’l-Havas tanımlaması yapılır.

Barla Lâhikası ise, baştan ayağa, Risale-i Nur’un “şerh ve izah”ıdır. Üstad, “Barla Lâhikası ile, Risale-i Nur’u böyle şerh ve izah edebilirsiniz” demiyor mu?

– Müzakere: Bir mevzuyla ilgili fikir alış verişinde bulunmak, etüt etmektir. İki farklı düşüncenin karşılıklı tartışılmasıdır.

– Mütalâa: Herhangi bir konu üzerinde ayrıntılı düşünme ile teşekkül eden görüş ve yorum. Düşünme sonucu varılan, düşünmenin ürünü olan görüş, fikir, mülâhaza, ide.

– Müdavele-i efkâr: Karşılıklı söyleşerek gerçeğin sırrını ortaya çıkarmak. Müdavele-i efkârdan esrar-ı hakikat doğar.

– Münazara: İki karşıt düşüncenin, iki kişi veya grup arasında tartışıldığı konuşmalardır.

İlmî, fikrî gelişme müdavele, münazara,  müzakere, mütalâa ve tartışma ile gerçekleşir. Bediüzzaman, avam, halk, sıradan vatandaşlar arasında da bu bu zemini ihya ederek yaygınlaştırmıştır.

Dipnotlar:
1- Bediüzzaman Said Nursî, Kastamonu Lâhikası, s. 46.
2- Lem’alar, s. 171.
3- Emirdağ Lâhikâsı, s. 41.
4- Barla Lâhikâsı, Yeni s. 54.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*