İslamın beş şartının ikincilerinden olan zekattan bahsettiğimi anlamışsınızdır her halde.
Kur’an da Cenab-ı Hak, 32 yerde zekatı emrediyor ama, sadece zekatı değil. Hep, namazla birlikte zekatı. “Namazı dosdoğru kılın,zekatı verin” diye. Çok enteresandır bu da. Üstad Hazretleri, bunu İşarat-ül İcazda açıklarken diyor ki; “….namaz dinin direği ve kıvamı olduğu gibi,zekat da, İslamın kantarası, yani köprüsüdür. Demek;birisi dini, diğeri asayişi muhafaza eden ilahi iki esastırlar. Bunun için birbiriyle bağlanmışlardır…”
Demek ki, Müslüman olduğumuzun işareti olan namaz, dinimizin direği olduğu gibi, islamın, Müslümanlar arasındaki; sevgi, saygı, hürmet, muhabbet vs. yi birbirine kavuşturan bir köprü olarak da zekat geliyormuş. ”Benim verdiğimden,fakire verin” diye emreden Cenab-ı Hak’kın emrine tabii olarak zenginlerimizin muhakkak zekatlarını vermesi lazım, hele de bu mübarek Ramazan’da. Çünkü o malı onlara veren, malın hakiki sahibi öyle istiyor.
Yine, rüya-yı hayaliyedeki zekatla alakalı kısmı da hatırlamak lazım: “Cenâb-ı Hak bir kısım maldan onda bir veya bir kısım maldan kırkta bir, kendi verdiği malından birisini bizden istedi tâ bize fukaraların (fakirlerin) dualarını kazandırsın ve kin ve hasetlerini men etsin. (onların,senin malındaki düşmanlık ve kıskançlığını kaldırsın) Biz, hırsımız için tamahkârlık (aç gözlülük) edip vermedik. Cenâb-ı Hak, müterakim (daha önce verilmediği için birikmiş) zekâtını, kırkta otuz, onda sekizini aldı. “Yani;% 2,5 yerine, % 75 ve % 10 yerine de, %80’ini aldı.
Yıllar önce bulunduğum bir beldede, beyaz eşya satan bir mağazada yangın çıkmıştı, şehrin göbeğinde idi. Herkes seyrediyordu, zannedersem oğlu da içinde yanmıştı. Biz de yaklaşıp, ne olduğunu öğrendiğimizde anladık ve üzüldük. Meğer o zat zekatını vermiyormuş, filozof vatandaşımız da orada konuşuyordu, ”bu adam zekatını vermezdi, işte böyle oldu” diye. İşte, Allah muhafaza eğer zekat vermekten sakınırsak, sonunun çok acı hüsran olacağının böyle çok misallerini görüp, duymuşuzdur. Ve yine üstadımızdan aynı yerden, mevzuu ile alakalı bir paragraf daha;
“Hülasa:Tabakalar arasında musalahanın (barışın) temini (sağlanması) ve münasebetin tesisi (birbiri arasındaki bağın kurulması), ancak ve ancak erkan-ı İslamiyeden (İslamın beş şartından) olan zekat ve zekatın yavruları olan sadaka ve teberruatın (karşılıksız yapılan bağış) hey’et-i içtimaiyece (sosyal hayat) yüksek bir düstur ittihaz edilmesiyle (bir kaide, usul olarak kabul edilmesiyle) olur.”
Benzer konuda makaleler:
- İşte rekor kıran ilahi ve sözleri
- Her Müslüman 1 dolar verse Kudüs kurtulur
- Ramazan Risalesi
- Oruç ve zekâtı terkle gelen musibet
- ZEKATIM – Zekat Hesaplama Programı
- Oruç ve toplum
- Oruç ve zekâtı terk etmenin getirdiği musîbetler
- Savaşın Çocukları
- Mehmet Fırıncı Ağabey vefat etti
- Oruç ve zekâtı terk etmenin getirdiği musibetler
İlk yorum yapan olun