İlk olarak liselilerden oluşan bir grup, ertesi gün orta okul talebeleri ve daha sonra da ilk okullar piknikte buluştu. Eryaman Spor Tesislerinde futbol oynayan gençler akabinde piknik için Göksu Parkı’na gittiler. Burada Allah’ın yarattığı bütün güzellikleri temâşâ etme imkânı buldular. Bir kısmı su bisikletleriyle, suyun üzerinde yüzen, adeta bir renk cümbüşü oluşturan ördeklerin yüzüşünü seyrederken; bir kısmı da kaplumbağaların ve ördeklerin yuvalarına keşif yapma ve yavrularını yakından inceleme imkânı buldular.
Yeryüzünün eşsiz güzelliklerinin bir arada olduğu bu parkta gençler tefekkürün en üst seviyesine çıktılar. Peygamberimizin (asm) “Bir saatlik tefekkür, bir sene nafile ibadetten daha hayırlıdır’’ hadis-i şerifine mazhar olmak iştiyakıyla ‘tefekkürî bir gözle’ etrafı süzen gençler daha sonra Hasan Hüseyin Ağabeylerinin bin bir gayretle pişirdiği köfteleri iştahla yediler. Bu dünyada verilen ikramları tadan gençler, asıllarının ve menbalarının ahirette verilmesi için Peygamberimizin de (asm) yaptığı duâyla Allah’a duâ edip âmin dediler. Bu dünyada verilen ikramların tadına insan sanki çok haz alırmışçasına bakıyor, ama bu duâyla buradakilerin sadece bir numune, bir örnek olduğunu anlıyor; “Demek ki şu an büyük bir zevkle yediğim yiyeceklerin asılları ve daha tatlıları ahirette bize verilecek” deyip öyle yiyor insan.
Daha sonra dağ kızağına binen gençler muhteşem göl manzarasını, etrafta uçuşan rengârenk kuşları ve yüzüşen ördekleri tepeden, kuş bakışı görme imkânına sahip oldular.
Son olarak kumlu sahada biraz uğraşlı da olsa voleybol oynandı. Ne tevafuktur ki, çoğu maçlarda olduğu gibi yine her iki takım berabere kaldı ve kardeşlik kazandı. Nur Talebesi olan gençlerin farkı, her ne olursa olsun ihlâsı, uhuvveti ve kardeşliği elden bırakmadan karşısındakini bir rakip olarak değil de, bir oyun arkadaşı olarak görmesidir. Bu gözle bakıldığı müddetçe insanlar oyunu oyun olarak görebilirler, yoksa sevinçle gittikleri oyun alanından küs dönebiliyorlar. Bu yüzden Üstadın dediği gibi, ihlâsı her zaman muhafaza etmeliyiz. Allah ihlâsı kazanıp da yitirmeyenlerden eylesin bizleri inşaallah.
Yazımıza şu duâ ile son verelim:
“Ey bizi nimetleriyle perverde eden Sultanımız! Bize gösterdiğin numunelerin ve gölgelerin asıllarını, menbalarını göster. Ve bizi makarr-ı saltanatına celbet. Bizi bu çöllerde mahvettirme. Bizi huzuruna al. Bize merhamet et. Burada bize tattırdığın leziz nimetlerini orada yedir. Bizi zeval ve teb’îd ile tazib etme. Sana müştak ve müteşekkir şu mutî raiyetini başıboş bırakıp idam etme. Âmin.”
Benzer konuda makaleler:
- Ey bizi nimetleriyle perverde eden Sultanımız
- Her musîbetzedenin imdadına koşuluyor
- Şükrün Anahtarı Oruç
- Mâide-i Nebeviye (asm)
- Nurlarla iştigal, tefekkürî ibadet nev’indendir
- İnsan ve yolculuğu
- REKTÖR YARD. OSMAN EĞRİ: Efendimiz (asm) yaşayan Kur’ândı
- İki temel tefekkür metodu
- Yaprak dökümü
- Akıl nimeti ve tefekkür ibadeti – 1
İlk yorum yapan olun