Dünya Katolik Gençlik Günü

V. PAPA MESAJLARINI DİNLERKEN…

Köln Marienfeld´de toplanan sekizyüzbin gence hitab eden 16. Benedikt´in şanslı ve tecrübeli olduğunu biliyoruz. Daha önce Fas Marakeş´te ve geçen sene de Güney Fransa´da yüzbinlerce gence hitab eden Papa II. Johannes Paul´un yanında, çok şeyi yakından temaşa etmişti. Gençliğin “Allah´a İman Zaafını” konuşmasında vurgularken, yargıladığı bir tarih vardı, Papa´nın. Akıl ve akıl mahsülü ilim ile insanı mutlu edeceğíni düşünen felsefenin tükendiği noktayı ilân ederken; devrimci, ihtilâlci, yenilikçi ve reformcu geçinen Batı´yı “Allah adına” adeta hırpaladı.

“… Asıl ihtilâl, dünyanın tebdil-i hakikisi sadece Allah´tan geliyor. Geçtiğimiz asırda ortak proğramları olan ihtilâlleri yaşadık. Allah´ı değil, bilâkis dünyanın anayasasını tamamıyla kendi ellerine almak. Ve gördük ki daima insanî ve siyasi görüşler ölçü (değildir.) izafeyi mutlaklaştırmak ise totalitarizm demektir. (Bunlar) insanı hür yapmıyor, bilakis haysiyetini elinden alıyor ve köleleştiriyor. İdeolojiler dünyayı kurtarmıyor. Sadece yaratıcımız olan Allah…”

Evet Batı´daki bugünkü problemleri siz olsaydınız nasıl ifade ederdiniz? Papa, Kilisenin de hata yapmış olabileceğini ve selefinin bu hususu geçmişte çokça tekrarladığını ifade ederken de “gelenekselliğinin” üzerine çıktı. Ayrıca, bizdeki beynamaz, oruçtutmaz, helal – haram tanımaz “temiz kalpli” müslümanlarımızı da ikaz edecek cümleler sarfetti: ibadetle, imanla ve Kilise ile irtibatsız hristiyanların, hakiki hristiyan olamayacağını dolaylı olarak vurguladı. Papa´nın muhataplarını ve karşıtlarını düşünmeden mesajlarını okumak elbette doğru değildir. Amerikalı ve bilhassa Newyork´lu dessas dinsiz organizatörlerin, dinsizlik ve ahlâksızlığı hangi yollarla ve nerelerde yaydığını elbetteki bizden daha iyi görüyor ve biliyor. Papa´nın, dolayısıyla isevî Avrupa – Amerikanların durduramayacağı global bir cereyanı, müslümanların durdurmaları ve kontrol altına almaları elbette mümkün değildir. Hatta diyebilsiniz ki, 11 Eylül ihtilâlinden sonra aynı ahlâksızlık ve dinsizlik çeşitli şekillerde Asya gençliğine de dikte ettirilmeye başlandı. Halk çoğunluğunu arkasına alan dindar AKP iktidarındaki “Kemalist hayatın boyutlanması” Türkiye Müslümanlarının da sıkıntısını ortaya koyuyor, kanaatindeyiz. Amerika´daki Neo-can´ların icazetiyle Türkiye´de iktidara gelenlerle de bilmecburiye isevî Alemin zaferini beklemeye koyuldular. İnsanî temel hakk ve hürriyetlerinin tümünü AB takvimine bağlayanların millet adına hiçbir insiyatifte bulunmamaları dehşetli dinsizlik cereyanının boyutlarını daha net olarak bize gösteriyor.

Papa´nın Köln´deki Müslüman cemaatlerin temsilcilerine yönelik yaptığı konuşma da manidardı. Neo-Con´ların kontrolündeki siyasî, resmî ve yapmacık diyalogları reddederken; fıtrî, kalıcı ve problemlere çözüm getirecek samimi diyaloglar istiyor, Papa… Hakikaten Müslümanların kafalarındaki istifhamlar izale edilmeli. Ehl-i Kitap ve ehl-i mektep terminolojisinin müslümanlarca Bediüzzaman Hz.lerinden iyice öğrenilmesi gerekiyor. Geleneksellik, duygusallık, tarafgirlik ve cehalet müslümanların müslüman – hristiyan münasebetlerini, birliktelik ve ittifaklarını bozmamalıdır.

Müslümanlar veya basınımız Papa´nın “terör” konusundaki mesajını da yanlış anlamış. Papa, müslümanların isimlerinin karıştırıldığı terörün başkaları tarafından tertiblendiğini, islamın müslüman olmayan dinsiz terör organizatörlerince kullanıldığı ifade ediyor. Daha doğrusu Batılı hakikî aydınlar, Bin Laden ve Zerkavî gibi hikâyelere inanmıyorlar. Hatta o­nların bazıları, Irak ve Afganistan gibi Amerikanın da “terör organizatörlerince” işgal edildiğine inanıyorlar. Amerika´da da bir bağımsızlık mücadelesinin şart olduğuna inanıyorlar.

Elbetteki gönül, Papa´nın Köln´de bir camiyi de ziyaret etmesini istiyordur. Keşki dinî cemaatlerimiz önceden anlaşıp, ortak bir mekanı “hazılık komisyonuna” bildirselerdi… Zira Köln müslümanlarının bunu başarabileceklerine ve hatta sevineceklerine inanıyorum. İnşallah başka bir sefere bu da olur.

Benzer konuda makaleler: