Herşeye rağmen müjde!

İslâm âlemi başta insan hak ve hürriyetleri, adalet, sosyal/siyasî ve ekonomik krizler yaşıyor! Buna rağmen, insanlık, dünyanın her yerinde ve bilhassa Batıda İslâma koşuyor!

Zira, Bediüzzaman’ın psiko-sosyolojik tesbitinin birinci bölümü gerçekleşmiş, ikinci bölümünün gerçekleşmesinin sancılarını yaşıyor: “Avrupa bir İslâm Devletine, Osmanlı Devleti de bir Avrupa devletine hâmiledir. Bir gün gelip doğuracaklardır.” (Bediüzzaman, Sözler, s. 709)

Zaten İslâm âleminde kriz ve kaos çıkarılmasının temel sebebi de budur: Hızla yayılan İslâmiyeti durdurmak! 1876’da ilân edilen 1. Meşrûtiyetle hürriyete, kalkınmaya, gelişmeye başlayacak İslâm âlemini, Osmanlı-Rus harbi ile inkıtaa uğrattılar; Meclis kapandı. 1908’de ilân edilen II. Meşrûtiyet güneşini de 31 Mart Vak’ası ile söndürdüler. 1950’ye kadar mutlak istibdat.

Deccalizm-Süfyanizm, vahşi kapitalizm, Kemalizm ve “ifsat komiteleri” maddî-manevî kalkınmanın önünü kesmek için 1960’da demokrasiyi bir kere daha katlettiler.

12 Mart 1971’de bir daha. Keza, 12 Eylül 1980 darbe-i münafıkanesi… Ve İran’da Humeyni hareketi. Bütün televizyonlar, “Asan, kesen, doğrayan, kendi insanlarına bile zulmeden bir (sözde “İslâm Cumhuriyeti”) sistem olarak” zumlanıyordu! Verilen mesaj: Kendi adamlarını asan, kesen Müslümanlar size ne yapmaz?!

Keza, 8 yıl süren İran-Irak savaşı, 22 Eylül 1980’de Irak’ın başlattığı işgal operasyonuyla başlatıldı. Bütün dünyaya verilen mesaj: Müslüman Müslümanı öldürüyor!

1989’da duvarlar yıkıldı, İslâm hızla yayılma fırsatı buldu, ifsat komiteleri İslâmı ve Müslümanları “gerici, fundamentalist, terörist, vs.,” gibi göstermeye çalıştılar.

28 Şubat 1998 darbesiyle gelen kriz ve kaos. Ve 2001’de ABD’deki İkiz Kuleler’in yıktırılması, Müslümanların terörist ilân edilmesi, BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) ile İslâm âlemi perişan edildi.

“İfsat komiteleri”, suçlu Müslümanlar ve İslâmiyet gösteriliyor. Neden, bunalan beşer “rahmet, barış ve şefkat” dini İslâmiyete koşmasın!

Zira, “İnsan fıtraten mükerrem olduğundan hakkı arıyor. Bazan batıl eline gelir, hak zannederek koynunda saklar.” (Bediüzzaman, Mesnevî-i Nuriye, s. 210)

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*