“Yaşasın İslamiyet, kahrolsun deccaliyet, hizmetine devam et!” Tekerleme gibi olan bu cümleyi, biz yarım asırdan fazladır ezbere biliyoruz. Risale-i Nurlarla müşerref olduğumuz o senelerde, ağabeylerimiz hep bunu tekrarlardı.
Evet, herşey asli mecrasında yürüyecek. İslamiyet yaşayacak, deccaliyet kahrolacak ve hizmetimiz de devam edecek inşaallah! Bir müddettir, seçim ve diğer dünya işleriyle zihinler meşgul olduğundan, bazı mahfillerde hizmetlerde bir gevşeme oldu.
Peki, bizim asli işimiz neydi? İmansızlıktan kırılan insanların imanlarini kurtarıp, inşaallah, cehenneme gitmemelerini temin etmekti değil mi?
Maalesef, dini hizmetler yerine ikáme edilen siyaset yüzünden esas olan hizmetler geri kaldı.
Başta gençlik olarak, milletin acınacak hålleri ortada. Dini bir teşekküle vuracağız diye, bir çok dini cemaate zarar verilip, hizmetlerin sekteye uğratıldığı günlerdeyiz.
Hele ki, üstadın “muktesit siyaset mesleği”ni bir tarafa bırakıp, kameti kıymetince siyasete bakmak icab ederken, bazı talebeler, bir partiye rampa yapıp, dini felahi onlarda zannedip, kardeşlerini dahi rahatsız eden seviyeye gelenler, onun yerine asil hizmetleriyle uğraşsalar daha iyi olur.
İman zaafında olan, dini malumatlardan habersiz insanlara, bunları anlatıp, kurtuluşlarına sebeb olmak için gayret göstermek, en hayırlı iştir.
Demek ki, eski ağabeylerimiz boşuna dememiş: “Yaşasın İslamiyet, kahrolsun deccáliyet, hizmetine devam et!”
Benzer konuda makaleler:
- Üstad Bediüzzaman ve siyaset
- Kur’ân’ı siyasete âlet etmek
- Deizm ve Dini Cemaatler
- Hiçbir siyasetin haddi değil ki, İslâmiyeti kendine âlet etsin!
- Bize dindar siyasetçi lazım değil!..
- Diyanet ve Kemalizm
- Demokrasilerde tek adama mahkumiyet yoktur
- Bediüzzaman Külliyesi açılışa hazır
- İslâmiyet güneşi yerdeki ışıklara âlet ve tâbi olamaz
- Dört Parti Meselesi
İlk yorum yapan olun