Risale-i Nur mesleği ve meşveretler

Risale-i Nur Mesleğinin bir düsturu; Nur Talebelerinin daire içinde şahs-ı manevînin tecelli ettiği meşveretlerle iman ve Kur’ân hizmeti yapmaktır.

Meşveretler ortak aklı ifade ederler. Cemaat adına bir şahıs, dahî de olsa hizmet meselesinde tek başına alacağı kararın isabetli olması zordur.

Üstadımız Bediüzzaman, bir lâhika mektubunda “Bundan sonra her meselede emir, Risale-i Nur’un şahs-ı manevîsini temsil eden has şakirtlerin ve sizlerindir. Benim de şimdi bir reyim” 1 buyurmaktadır. Başka bir mektupta “Meşveret-i Şer’iyye ile reylerinizi teşettütten (dağınıklıktan) muhafaza ediniz” 2 diyerek hizmetlerin meşveretle yapılmasını, ihtilâf varit olması halinde de, onu meşveretle halledilmesi gereğine işaret etmiştir.

Mesleğimizin diğer bir düsturu; daire içindeki kişilerin, görüşlerinin aksine tecelli etse de, ortaya çıkan meşveret kararlarına bağlı kalmaları, onları hazmetmeleri, kendi kararları gibi hayata geçirilmesine yardımcı olmalarıdır.

Meşveret kararlarına sahip çıkma hassasiyeti, daire içinde tesanüd ve ittihadın, iman hizmetinin insicamı ve muvaffakiyeti için çok önemlidir. Zira “Tesanüd bozulsa cemaatin tadı kaçar”, orada ihlaslı ve sağlıklı hizmet yapılamaz.

Kaldı ki Nur mesleğine sadık bir Nur Talebesinin bir vasfı “demokrat” olmaktır. O, “Meşveret benim istediğim gibi karar vermez ise onu dinlemem” diyemez. Şayet böyle derse yanlış yapmış olur.

Meşveret kararlarına hürmet göstermeyip onları istişare zeminleri haricinde uluorta yerde, değişik platformlarda tenkit etmek, uhuvvet ve tesanüdüne, birlik ve beraberliğine zarar verirr. Böyle yapanlar, manevî vebal yüklenmiş olurlar. Üstadımız bu kabil davranışları yapanlardan çok rahatsız olduğunu hatıralardan öğrenmekteyiz.

Bir Nur Talebesi, istişare kararlarını aklıyla telif edemediği zaman, ilgili meşveret heyetine müracaat edip iyi niyetle onların gerekçelerini anlamaya çalışması lâzımdır.

Dikkat edilmesi gereken bir başka husus, meşveretlerde kardeşlerine mütehakkim bir tavır takınmak, onların görüşlerine saygılı olmak, fahiş olmadığı sürece farklı görüşlerin ifade edilmesine sabır ve müsamaha göstermek lazımdır.

Risale-i Nur’un mesleği nâzikane, nezihane ve kavll-i leyyindir.3 Meşveretlerde agresif, rencide edici, kırıcı bir dil kullanmak, kardeşlerini ve görüşlerini hakir görmek meşveret adabına aykırıdır. Bu anlayışın hâkim olduğu yerde ihlaslı, sağlıklı ve başarılı bir iman hizmeti yapılamaz.

Meşveret platformlarında katılımcılarla münakaşaya girmek de doğru değildir. Zira birbirleriyle boğuşanlar müspet hareket edemezler. Üstat bir lahika mektubunda, “Haklı da olsa, haksız da olsa bu halimizde münakaşa eden haksızdır. Bir dirhem hakkı varsa, münakaşa ile bin dirhem bizlere zararı dokunabilir” 4 buyurmaktadır.

Son söz: Risale-i Nur’un düsturlarına uygun yapılan sağlıklı meşveretler, daire içinde ihlâs, uhuvvet ve tesanüdün pekişmesine, iman ve Kur’an hizmetinin önünü açarak inkişafına vesile olan hayırlı kararların suduruna sebep olur.

Dipnotlar:

1 -Hizmet Rehberi, s. 175.,
2 -Kastamonu Lâhikası. s. 245.,
3 – Lem’alar, 2017, s.294.,
4 – Şualar,2010, s.508.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*