Sakın, sakın, sakın!

Bu ifadeler Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin Risale-i Nur Külliyatı’nda defaatle kullandığı dikkat çeken bir ifadesidir. Bilhassa, Nur Talebelerinin tesanüdünü muhafaza hususunda gösterdiği hassasiyetin bir feryadıdır. Bu feryadı dikkate almamak büyük bir gaflettir.

Risale-i Nur mesleğinin en büyük esaslarından biri olan tesanüd, yani dayanışma, nokta-i istinad olmak hakikati çok mühimdir.

Bu yüzden Üstad Bediüzzaman Hazretleri diyor ki: “Biliniz, en esaslı kuvvetimiz ve nokta-i istinadımız, tesanüddür. Sakın sakın bu musîbetlerin verdiği asabilik cihetiyle, birbirinizin kusuruna bakmayınız”1 Demek musîbetler vesilesiyle gelen asabilikler olmaktadır. Bundan meydana gelen hiddet, münakaşa, nefsi ve hissi hareketler, tenkid ve gıybetler meydan almaktadır. Bu sebeple çok dikkat edilmelidir.

Zaten Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin sakındırması da bu yüzdendir. “Siz hasenelerin rüçhanına göre muhabbet ve af muamelesini yapmak lâzımdır. Yoksa bir seyyie ile hiddet etmek, sıkıntıdan gelen bir titizlik, bir asabilik ile zararlı hiddet, iki cihetle zulüm olur.”2 “Sakın sakın birbirinizin kusuruna bakmayın; hiddet yerinde hürmet ediniz, itiraz yerinde yardım ediniz.”3 “Biz değil böyle cüz’î hukukumuzu, belki hayatımızı ve haysiyetimizi ve dünyevî saadetimizi, Risale-i Nur’un en kuvvetli rabıtası olan tesanüde feda etmeye mükellefiz. Müsamaha ile birbirine bakmak şimdi elzemdir”4 diyen Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin her bir ifadesi Nur Talebeleri nezdinde birer emirdir ve emir telâkki edilmelidir.

Bu durumda, enaniyetten, nefisten hissilikten ve asabilikten gelen hiddet ve münakaşalardan kati surette kaçınmak ve sakınmak gerekmektedir. Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin, çok çok sakınılmasını istediği tenkid, gıybet, niza, münakaşa ve ihtilâf; uhuvvet ve tesanüde vurulan en büyük darbelerdir. Diyor ki: “Sakın birbirinizden gücenmeyiniz ve tenkid etmeyiniz”5 ve “Sakın sakın münakaşa etmeyiniz, casus kulaklar istifade ederler. Haklı olsa, haksız olsa bu halimizde münakaşa eden haksızdır. Bir dirhem hakkı varsa münakaşa ile bin dirhem bizlere zararı dokunabilir” 6 “Biz vahdet-i mesele cihetiyle, tam bir tesanüde şiddetle muhtacız” 7 “Sizdeki ihlâs ve sadâkat ve metanet, şimdiki ağır sıkıntılarda birbirinizin kusuruna bakmamaya ve setretmeye kâfi bir sebeptir. Ve Risale-i Nur zinciriyle kuvvetli uhuvvet öyle bir hasenedir ki, bin seyyieyi affettirir” 8

Evet, Risale-i Nur zincirine sağlam tutunarak tesanüdün vesilesi olan muhabbet ve uhuvvet sırrı mutlaka geliştirilmelidir. “İhlâs Lem’ası bu noktada mükemmel nasihtir” 9 Evet, “Bizler imkân dairesinde bütün kuvvetimizle Lem’ayı İhlâsın düsturlarını ve hakikî ihlâsın sırrını mabeynimizde ve birbirimize karşı istimal etmek, vücub derecesine gelmiş. Sakın sakın şimdiye kadar mabeyninizdeki fedakârane uhuvvet ve samimane muhabbet sarsılmasın. Bir zerre kadar olsa bile, bize büyük zarar olur.” 10 “Çünkü ihtilâftan ve garaz ve kin ve inattan istifadeye çalışan perde altında dehşetli müfsidler var.” 11 “Şimdi en ziyade bizi ve Nurlar’ı vurmak ve sarsmak için en fena plan, Nur Talebelerini birbirinden soğutmak ve usandırmak ve meşreb ve fikir cihetinde birbirinden ayırmaktır” 12 diyerek meselenin hassasiyetine dikkat çeken Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin Nur Talebelerinden en çok istediği şey tam manasıyla hakikî tesanüddür.

Bu hususta bir başka ifadeleri de şöyledir: “Bizim en kuvvetli nokta-i istinadımız olan hakikî tesanüd ve birbirinin kusuruna bakmamak hiçbir cihetle gücenmemek elzemdir. Sakın, sakın, sakın! Çabuk şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz.” 13 “Sakın, sakın! Dünya cereyanları, hususan siyaset cereyanları ve bilhassa harice bakan cereyanlar sizi tefrikaya atmasın” 14 “Bu büyük ve ağır ve kıymettar hizmet-i Kur’âniyeye kemal-i tesanüdle çalışmak lâzımdır. Sakın, çok dikkat ediniz! İhtilâf-ı meşrebinizden ve zaîf damarlarınızdan ve derd-i maişet zaruretinizden ehl-i dalâlet istifade edip, birbirinizi tenkid ettirmeye meydan vermeyiniz. Meşveret-i şer’iye ile reylerinizi teşettütden muhafaza ediniz. İhlâs Risalesi’nin düsturlarını her vakit göz önünde bulundurunuz.” 15 “İhlâs Risalesi’nin düsturları muhafaza edilmediğinden, siz birbirinizle tamam helâlleşmek lâzımdır ve zarurîdir. Siz, birbirinize en fedakâr nesebi kardeşten daha ziyade kardeşsiniz. Kardeş ise, kardeşinin kusurunu örter, unutur ve affeder” 16 Bütün bu hayatî ikazlar bir cihette, “Bu zamanın farz vazifesi olan ittihad-ı İslâmın da temeli ve tesisi için bir inşa hareketidir. Nur Talebelerinin hakikî ittihadı, âlem-i İslâmın ittihadını netice verecektir.

Başta Nur Talebeleri olarak, mü’min olan her insan gıybet, hiddet, tenkid, münakaşa ve niza gibi ittihad ve tesanüdü bozucu menfiliklerden kaçınmalı ve sakınmalıdır. Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin deyişiyle, “Bizim arkadaşlar uhuvvetlerini ve tesanüdlerini tevazu ile ve mahviyetle ve terk-i enaniyetle takviye etmek gayet lâzım ve zaruridir” 17 Hem de “Bu zamanda hizmet-i imaniyede hazz-ı nefsini bırakıp ve mahviyet ile tesanüd ve ittihadı muhafaza eden bir halis kardeşimiz, bir veliden ziyade mevki alıyor diye kanaatim gelmiş” 18 Sakın, sakın bu büyük fırsat kaçırılmamalıdır.

Dipnotlar:

1- Şuâlar 276.
2- age. 294.
3- age. 292.
4- Uhuvvet Risalesi,
5- Kastamonu Lâhikası 223.
6- Şuâlar 321.
7- age. 291.
8- age. 294.
9- age. 442.
10- age. 431.
11- age. 43.
12- age. 442.
13- age. 430.
14- Kastamonu Lâhikası 123.
15- age. 236.
16- Şuâlar, 307.
17- age. 280,
18- age. 3.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*