Sahil-i selâmet hadimi Sungur Ağabey…

Fedakâr ve kahraman dâvâ adamı, çileli hayatında ümidi yaşayan, sarsılmaz Nur zincirinin önemli bir halkası Mustafa Sungur Ağabey Hakk’a yürüdü…

Hayatı boyunca haklı dâvâsında hakkı gösteren, tükenmez enerjisi ile ömrünün sonuna kadar Nur dâvâsı için fedakârlık ölçüsünü aktaran Mustafa Sungur Ağabey, Üstadına kavuştu.

Üstadımızın; ”Hayatım hayatınla devam edecek… İstikbalde Nur bayramları olacak, ben o bayramları göremeyeceğim, sen o bayramları görecek ve gelip kabrimde bana anlatacaksın” müjdesine mazhar olan Sungur Ağabey, Üstadımızın müjdelediği bayramları gördü, yaşadı. O bayramları kabrinde Üstadına anlatmak şerefine nail oldu.

Evet Üstadım… Nur’un bayramları yaşanıyor, “Bâb-ı Âli”de senin sesini, Nur hakikatlerini pervasız bir şekilde savunan bir gazetemiz var. Yeni Asya’mız var… Senin ve dâvâmızın aleyhine neşriyat yapan gazeteler artık yanlışı pervasızca yazamıyorlar. Nice internet siteleri, televizyonlar senin çilen ve talebelerinin gayesinin eseri olan nur hakikatlerinden bahsediyor. Profesörler, bürokratlar, araştırmacı yazarlar, tarihçiler nur hakikatlerinden bahsediyor. Nur dâvâsı için sempozyumlar düzenleniyor. Nur hakikatleri dünya dillerinde insanlığa hizmet etmekte…

Üstadım, siz “Zübeyir, Ceylan, Sungur benim evlâtlarımdır” demiştiniz. Yanınıza evvelce gelen evlatlarınız Zübeyir ve Ceylan Ağabeylerin yanına şimdi Sungur Ağabey de katıldı, buluşmanızı melekler gıpta ile seyrediyor…

Zübeyir Ağabey, Ceylan Ağabey, Bayram Ağabey ve ey Sungur Ağabey… Şöyle haykırmak istiyorum:

“Sen böyle bakıp, durmuyorsun dili bağlı
İslâmı uyandırmak için haykırıyorsun
Gür hisli, gür imanlı beyninle
Coşuyorsun artık ümidinle
Ey Akif diyorsun:
“Haykır kime lâkin? Hani sahipleri yurdun”
Sağa da baksan, sola da baksan…
Çıktı Nur yolcusu sahibidir yurdun,
elleri çıkaracak şüheda, toprağından.

Feryadının naşını tutarak gömdüğün şiirinden,
Bin parçasını çıkardı göğsünden.
Seller gibi eninin bu asrı sarmış.
Gizli inen yaşın gençliği uyandırmış.
Safahat çınlatıyor gök kubbesini.
Arıyor gençlik ceddinin sesini.
Ey Akif!… Ey şüheda!..
Geliyor kucağına müjdeci yolcular..
Nur yolcusu, Hak yolcusudur bunlar.
Nurla binlerce safahat yaşatırlar.
Ceylan, Zübeyr, Aliler, Mustafalar.
Sadullah, Refet, Sungur Ağabeyler
Bakın, kafileye katıldılar.”*

Hizmet yolculuğumuz devam ediyor, fedakârlar kafilesi mensupları azalmayacak; aksine çoğalacaktır, binlerce Said’ler Nur hakikatinin gür sadasını haykıracak, Üstadımızın “Mevtim hayatımdan ziyade hizmet edecek” ifadesinin manasını Nur fedaileri cesareti, fedakârlığı ve kahramanlığı ile yaşayacak, yaşatacak, anlatacaktır inşaallah.

Nurlardan ders yaparken hitabındaki coşku ve beden dili ile o hakikatleri tam yaşayışı gözümün önünden gitmeyen, daima tüm nazarları Nur’a yöneltmeye gayret eden, Nur’un hizmetinin coşkusu ile şahsına yönelik yıpratışları ve fitneleri bile görmezden gelebilen, Üstadımızın fena fi’n-nur talebesi Sungur Ağabey’e Cenâb-ı Hakk’tan rahmet diliyoruz…

Mekânın Cennet olsun Ağabey…

Dipnot:
* 1975 yılında rahmetli Refet Ağabey’in vefatı sebebi ile Mehmet Âkif’in Hüsran isimli şiirine cevap niteliğinde kaleme aldığım ve Seyfünnur Özcan mahlas ismi ile Yeni Asya gazetesinde ve Necmettin Şahiner’in Son Şahitler serisinde Refet Ağabeyin anlatıldığı bölümde neşredilen bu şiir, Sungur Ağabeyin vefatı üzerine; onun da adının şiire ilave edilmesi arzusu ile burada yeniden canlandı.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*