Uhuvvetkarane irtibat ve çevre dersleri

Rabbimiz kaldıramayacağımız yükler ve cevabını bulamayacağımız imtihanlarla bizi imtihan etmesin. Amin.

Atalarımız, “bir musibet bin nasihatten daha tesirlidir” diye musibetlerin dilini simgeleştirmişler. Kaderin bir hükmü olarak depremlerden dolayı çok büyük musibetler ve felaketler oldu, oluyor. Rabbim beterinden saklasın.

Umulur ki son yaşadığımız bu büyük felaket de, kendi nefislerimizden başlayarak bir uyanış ve muhasebeye dönüşsün. Ümmet şuuruyla sorumluluklarımızı hatırlayıp dualarla, Kur’an’la, Cevşen’lerle daha fazla buluşmaya ve okumaya yöneltsin.

Enkaz feryatları arasından kurtulup kendilerine geçmiş olsun dilediğimiz kardeşlerimizin kulaklarımızda çınlayan en önemli talepleri, “duaya devam, dua ediniz şu anda dua zamanı!” sözleriydi. Çünkü bütün sebeplerin sükut ettiği noktada, kâinatın sahibine sığınmaktan başka çare yoktu.

Bütün bu ikazlardan, ihbarlardan, ibret sahnelerinden alabildiğimiz dersler inşallah olmuştur ve bunu hayata taşırız. Bu manada yıllardan beri düşündüğümüz ama bir türlü icraata geçiremediğimiz, Antalya, Burdur, Isparta arasındaki çevre derslerini elhamdülillah bir ay önce başlatmıştık. Şimdi devam ettiriyoruz. Geçen ay Burdur’da bu üç il olarak ilk çevre dersimizi yapmıştık. Geçen Cuma günü de ikincisini Antalya’da gerçekleştirdik.

Kuran’ın manevi bir mucize tefsiri olan Risale-i Nurlarla hemhal olmak ve onun mesajlarını okuyup anlamaya ve tatbik etmeye büyük ihtiyacımız olduğu gönüllerde yer etmişti. Bu münasebetle ders konuları da hep bu manada oldu.

Bu defaki ortak dersimizde, değerli yazarımız emekli il müftüsü Halil Elitok hocamız Şualar’dan Altıncı Şua’daki, “Tahiyyat” bahsini okudu. Şu esaslara dikkatimizi çekti çok istifade ettik.

Mirac-ı Nebevi ve namazdaki “Tehiyyatın” faziletini nazarlara verdi. Allah’ın, elçisi Hz. Muhammed’le (asm) Kabı-ı Kavseyn’de selamlaşmalarının önemin vurguladı. Hz. Peygamberin selamlamada salih kullarını da selâma ilave etmesinin önemine değindi. Cebrail’in (as) şahitliğiyle şahadet kelimesinin ebediyete kadar devam edeceğine işaret etti.

Karanlıkları nura döndüren “NAMAZ”ın önemine Üstadın çok önem vermesini izah etti. Hz. Peygamberin bu Mirac selamlaşmasının bütün kâinatı, kalpteki, nefislerdeki karanlık lekeleri izale edip nurlandırdığı yorumunu yaptı. Ezan ve kametten sonra edilen duada “Makam-ı Mahmûd” sırının açıklanmasında da, Hz. İbrahim (as) Hz Peygambere yetişmiyor ama Hz İbrahim’in soyu peygamber, Hz Muhammed’in (asm) ehli evliya olduğunun önemli farkını anlattı.

İkinci derste de, Burdur’dan Yunus Emre Yeşilyurt kardeşimiz Ondördüncü Sözün Zeylinin bazı kısımlarını okudu. İnsanların havada olsa düşmekten, suda boğulmaktan korktuğunu, ama toprakta kendilerini daha güvenli hissettiklerine dikkat çekti.

Yunus kardeşimiz, “Esas olanın insanın kendi özüne dönüp, bir ciddi nefis muhasebesi yapması olduğuna dikkat çekerek, musibetlerin gerekçelerini insanlara aktarırken de çok dikkatli olmamız gerektiğini, karşımızdakileri suçlayan ve töhmet altında bırakmak şeklinde bir tarza girilmemesinin önemine atıfta bulundu.

Okunan Aşr-i Şerifle noktalanan “ÜÇ İL ÇEVRE DERSİMİZ” güzel, samimi bir ders ve sohbet oldu. İnşallah çevreye örnek bizlere tesirli ve devamlı bir hizmet faaliyeti olarak devam eder.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*