“Şu dünya gidişâtına bakılsa görülüyor ki, en âciz, en zayıftan tut, ta en kavîye kadar her canlıya lâyık bir rızık veriliyor. En zayıf, en âcize en iyi rızık veriliyor. Her dertliye ummadığı yerden derman yetiştiriliyor. Öyle ulvî bir keremle ziyafetler, ikramlar olunuyor ki, nihayetsiz bir kerem eli, içinde işlediğini bedaheten gösteriyor.” Sen, bütün yaratılmışlara karşı Rahman’sın, merhametlisin, biz de bundan örnek alarak diğer insanlara ve diğer yaratılmışlara karşı merhametli davranmaya çalışıyoruz.
‘Rahm’ (akrabalık) kelimesinin Sen’in Rahman isminden geldiğini bildiren bir kudsî hadis-i şerifte şöyle buyuruyorsun: “Kim akraba haklarını yerine getirirse, Ben de o kimseye iyilik ve lütufta bulunurum. Bunu yapmayana da iyilik ve lütufta bulunmam.” Biz de, buna ve sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (asm) söylediği şu tavsiyeye uyuyor ve akrabalarımıza iyi muamelede bulunuyoruz: “Kim rızkının bol ve ömrünün uzun olmasını arzu ederse, akrabalarına iyi muamelede bulunsun.”
Nefislerimizin lezzet aldığı cismanî gıdaların ve bedensel lezzetlerin tamamı Sen’in Rahmaniyet hakikatinin cilvesidir. Nefislerimiz, beden diliyle bu gıdaları ve lezzetleri tadarak şükür görevini unutmamakla, nankör olmamakla ve her bir tadışta şükretmesi gerektiğini hatırlamakla mükellef olur.
Benzer konuda makaleler:
- İsm-i Rahman’ın tasarrufu
- Akrabalık bağını korumanın önemi
- Bir rahmet külçesi: Sıla-i rahim
- Yaratılışımızın ana gayesi: İman, ilim, duâ
- İktisat Risalesi ve glisemik indeks
- En büyük nimet nedir?
- Nurs Köyü ve bir değerlendirme
- Sebepler, Hayat ve Cennet
- Rahman ve Rahim penceresi
- Şükredilmeden tüketilen nimetler hastalık mı yapıyor?
İlk yorum yapan olun