Kırk kişiden birkaç kişi…

Meyvenin Dördüncü Meselesi’ni her okuyuşumda şoke olurum. Üstadımız, “bir ehl-i keşfe’l-kuburun kat’î müşahedesiyle kırk vefiyattan yalnız birkaç kişinin iman ile kabre girdiğinden” bahseder. “Ehl-i keşfe’l-kubûr” tabiri, vefat eden kişinin kabirdeki hâlini bilen anlamına gelir.

Evet, kırk kişiden birkaç kişi kazanmış, diğerleri kaybetmiş. Geriye dönüşü olmayan bir yoldur bu. Ve bu zamanda maddecilik hastalığı ile bir çok insan, bu dâvâyı kaybeder.

Ucuz olmayan bir yoldur. Yüksek bir apartmandan düşer gibi… Sel içinde yuvarlananlar gibi… Sü’ratle giden bir füze misâli…

Hayat apartmanı yıkılıyor, zaman bir şişek gibi akıp geçiyor. Kaybedilen zamanlar, heder edilen gençlik, bitirilen hayat sermayesi…

Yerini neler doldurabilir? Dünya saltanatı mı? Edinilen mal ve mülk mi?

Üstelik bu olaylar, bu Müslüman ülkede yaşanır.

Amerika ve İngiltere kadar malımız ve mülkümüz olsa ve aklımız da varsa ancak bu dâvâya sarfetmek gerekir. Ama öyle olmuyor.

Ecdadımız bunun kârlı yönünü seçmiştir. Osmanlı topraklarına bir bakalım: Hanlar, hamamlar, camiler, medreseler, iş hanları ve tarihe mal olmuş abide binalar… Bunlar günümüzde bile insanlara hizmet ediyor. Kalıcı eserler bırakmışlardır. Bize düşen budur.

Risale-i Nur’a intisabın dahi pahalı düştüğünü ifade ediyor Bediüzzaman.

Öyle ucuz değil: Hadsiz bir metanet, nihayetsiz bir feragat, ifratkârâne irtibat, tesanüdü muhafaza, sarsılmaz bir sebat, halis bir ihlâs gerekiyor. Olaylara ve fitnelere esir olmamak, şahısların peşinden gitmek değil, hakikatin takipçisi olmak…

Bütün mesele budur. “Kazanmak” veya “kaybetmek”. Bu iki kelimenin dışında bir üçüncüsü yok.

Batmaktan korkmak… Bir öpmekte batmamak…
Bunlar hayatımızın temel taşlarıdır. Günlük hayatımızı bu esaslar üzerine bina etmeliyiz.
Dâvâ adamı olmak öyle kolay değildir. Kayalar ve kasırgalar insanı alıp götürür. Sağlam durmak esastır.
Bir zerre ihlâs, binlerle halis olmayan hâllerden üstündür.
Önemli olan; o kırktan birkaç kişinin içinde olmaktır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*