Terbiye veya eğitim anlayışı

Büyük İslâm âlimi Meşhur Akşemseddîn (Ö:1459), zahirî ve bâtınî ilimlerde mütehassıs, müstesna bir din ve fen âlimi idi.

Aynı zamanda Sultan 2. Mehmed’in (Fatih) hocası olup, Küçük Şehzade Fatih bir gün hocası tarafından azarlanarak dayakla tehdit edilince çok üzülür. Babası 2. Murat’a (1421–1451) hocasını şikâyet eder. Der ki: “Sultan babacığım, bu gün medresede hocam, beni dayakla tehdit etti! Buna nasıl cür’et eder?”

Buna karşı öfkelenmiş gibi görünen Sultan; “Üzülme yavrum, ben yarın medreseye gelip, hocanı hesaba çekerim. Bakayım benim şehzademi nasıl tehdit edermiş?” diyerek onu teselli eder. Diğer taraftan da ondan habersiz olarak Akşemseddin’i huzuruna çağırıp, medreseye geleceğini ve kendisine karşı nasıl davranması gerektiği hususunda talimat verir.

Ertesi gün medreseye giden Padişah, Şehzade’nin yanında hocasına sorar: “Hoca, söyle bakalım sen benim şehzademi nasıl tehdit edersin?” Akşemseddin ise -daha önce verilen talimat mucibince- elindeki çubuğu göstererek, “Sultanım, eğer sen de yaramazlık yapar, dersine çalışmazsan, seni de bu çubukla döverim” der. 2. Murat oğluna dönerek: “Bak oğlum işittin mi? Hoca kızarsa, beni de dövebilir! Onun için hocanın sözünden çıkmamak lâzım!

İşte Fatihlerin, Selimlerin, Süleymanların, Sinanların ve sair insanlığın medar-ı iftiharı birçok şahsiyetin yetişmesini sağlayan “İdeal Bir Eğitim” anlayışı!.. Bin sene boyunca İslâmiyet’in bayraktarı olarak bütün dünyaya hak, adalet, ahlâk, maneviyat ve insanlık dersi veren, medeniyette rehber olan şanlı ecdadımızı yetiştiren terbiye veya eğitim anlayışı bu anlayış idi! Dayandığı temel ise “İslâmî Eğitim Sistemi”dir. Bu eğitim sistemi aynı zamanda, bütün ilim dallarında ve san’at alanında dünya çapında hâlâ methiyeleri devam eden birçok değerli şahsiyetler yetiştirmiştir.

ÜLKE BU HALE NASIL GETİRİLDİ?

Ne zaman ki, bu sistemden uzaklaştırıldık, başta eğitim olarak bütün millî ve manevî değerlerimizde yozlaşma başladı. Gitgide öyle bir hale geldi ki, din, ahlâk, namus, haysiyet, ayıp, günah, sevgi, saygı ve sair ulvî değer mefhumları neredeyse kayboldu! Öyle bir sistem ki, insanımızı tarihinden, millî ve mânevî değerlerinden uzaklaştıran, bencil ve menfaatçi bir yapıda yetiştiren bir sistem. Toplumumuz devamlı bu değerlerinden uzaklaştırılmakta, nesiller arası uçurumlar meydana gelmektedir. Bu korkunç gidişatın yegâne sebebi eğitimdeki yozlaşmadır. Dolayısıyla bugünkü kaos ortamına sürüklenmemizde bu eğitim sisteminin büyük payı var!

Peki, memleket bu feci duruma birden mi geldi? Şüphesiz ki, hayır. Memleket bu duruma birilerinin gayreti ve zamanla sistemli ve yıkıcı çalışmaları sonucu getirilmiştir. Zira yıkmak, yapmaktan çok daha kolaydır! Evvelâ, dinden, maneviyattan ve bunları çağrıştıracak bütün simgelerden arındırılmış bir eğitim sistemi kuruldu. Bu ise halk arasında “Ladînî (dinsiz) Eğitim” veya “Besmelesiz Eğitim” şeklinde ifade ediliyordu. Onun içindir ki, pek çok kimse çocuğunu –özellikle kızlarını- okula göndermek istemiyordu. Çıkarılan 222 sayılı “Eğitim ve Öğretim Kanunu”yla 5 yıllık ilkokul tahsili mecbur edilmiştir. (Bu daha sonra 12 yıla kadar çıkarıldı) Çocuğunu okula göndermeyen veliler hakkında, bu kanunla ağır para ve ağır hapse kadar çeşitli cezalar getirilmiştir. Buna rağmen bir çok vatandaş –kan uyuşmazlığından dolayı- çocuğunu okula göndermemekte ısrar etti. 1950’den sonra, Demokrat Parti İktidarı döneminde eğitim ve öğretim alanında bazı iyileştirme gayretlerinde bulunulmuştur. Fakat bu gayretler, zaman zaman yapılan darbelerle akamete uğratıldı. Halkımız temelde bu sistemi bir türlü hazmedemediğinden, 5 yıllık mecburî eğitim bile tam olarak yerleşememiştir.

İşte, 90 seneden beri toplumu gerçek kimliğinden uzaklaştıran, ilerlemesini engelleyen bu çarpık ve militarist sistemin yerine, tam demokratik sisteme geçmemizden başka çare yoktur! Resmî ideolojiye endekslenmiş, öğrenci ve öğretmeniyle bütün halkımızı canından bezdiren bir sistemle toplumun bünyesinde hâsıl olan ve kangrene dönüşen hastalıklar giderilebilir mi?

Naci Tepir

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*