Yıldızları yok eden kim?

alt

Her zamanki gibiydi yine

Okuldan/işten çıkmış, eve dönüyordun. Akşamdı, yaşadığın şehre karanlıklar çökmüştü. Yıldızlar kandil misali süslüyordu semayı, ancak şehrin ışıklarıyla boğulan gözlerin bu gerçekten yoksundu. Sıkıştırıldığın cam kenarında hüzünle göğe çevirdin bakışlarını. Yıldızları görmek için sokak lambaları kıran adam geldi aklına. Şehrin lambalarını taşlıyor, insanlığa yardım ettiğini söylüyordu. Fakat kimse onun iyi niyetini anlayamadı, kollarından çekip karakola götürdüler, delidir, diye. Aslında adam dünyanın en akıllı insanlarından biriydi, lâkin bilemediler.
Her zamanki gibiydi yine
Saatler süren yolculuktan sonra eve atmıştın kendini. Evdekilere selâm verip doğru odana yönelmiştin. Kapıyı kapatıp, sırtını yaslamış, “öyle yoruldum ki yoruldum dünyayı tanımaktan”1 demiştin. Bir yandan kıyafetlerini değiştiriyor, öte yandan guruldayan karnını dinliyordun. Mutfağa girdiğinde ocaktaki yemeklerden canın çekmedi. Kırmızı ışığın lahuti aydınlığında peynir, zeytin ve sabahtan kalmış yarım tostunu yedin.

Her zamanki gibiydi yine
Önce televizyona yöneldin. Akşam haberleri korku/gerilim romanlarının senaryolarını aratmayacak nitelikteydi. Kadına şiddet, zorunlu eğitim tartışmaları, İsrail’e kafa tutan İran, bol trajedili ölüm, kaza havadisleri. Sıkıldın. Bilgisayar başına geçtin. Facebook, twitter hesaplarını kontrol ettin; bir mesaj yahut “mention” gelmiş mi diye. Nelerden bahsetmişler merakıyla biraz bakındın. Bir iki ünlüye lâf attın. İçlerinden birinin dikkatini çekmeyi başarınca keyfin yerine geldi. Günlük ego tatmin işlemi hakkıyla tamamlanmıştı.

Her zamanki gibiydi yine
Yatağına girdiğinde vakit gece yarısını çoktan geçmişti. Uzaklardan birkaç sarhoşun narası çalındı kulağına. Felâk, Nas ve yedi Âyetel Kürsiyi otomatikleşmiş bir hızda okuyup derin bir uykuya daldın.

Her zamanki gibiydi yine
Sabah namazına uyanamamıştın. Korkuyla sıçradığın yatağında kim bilir alarmı kaçıncı kez öten cep telefonunu susturdun. Pür telâş yaptığın ayaküstü kahvaltının ardından okula/işe koştun. Not aldın/toplantıya girip çıktın, arkadaşlarınla muhabbet ettin, gündeme dair tartışmalara giriştin, dünyayı kurtaran sözler sarf ettin. Günü bitirdin.

Her zamanki gibiydi yine
Okuldan/işten çıkmış, eve dönüyordun. Akşamdı, yaşadığın şehre karanlıklar çökmüştü.
Durdun, düşünmeye başladın. Bir yanının hep eksik ve tedirgin kalmasının sebebi neydi aslında?
Ruhunu karanlıklar içinde bırakan, yıldızlarını yok eden kimdi?
Ya iman fenerin, hangi ara kırılmıştı da haberin yoktu?
Seni kuyuya itenler, gömleğini çekip yırtanlar, ateşe atanlar nereye kaybolmuşlardı?
Soruların cevabını bulduğunda hayatın “her zamanki gibi”den “farklı bir zaman”a geçecekti.
Biliyordun.

Dipnot:
1- İsmet Özel.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*