ABD tamam…
Zarrab ve Erdoğan da tamam…
Peki bu Saddam ne alaka diye düşünebilirsiniz.
Doğrudur.
Hiçbir alaka yok gibi görünüyor.
Ancak, yazının sonuna kadar bir okuyun, sonra siz verin kararı alaka var mı, yok mu?
Başlayalım o zaman.
Bu günlerde Reis Bey ve çevresi üzerine karabasanlar çöktü.
Soğuk soğuk terliyorlar.
Bu nedenle,
Sabaha kadar uyumadıkları, uykuları kaçtığı bir gerçek.
Sebep?
Tabi ki Zarrab davası.
Okyanus ötesinden bir kasırga esiyor.
Bu Zarrab kasırgası.
Hükumet cephesinde beş şiddetinde hissediliyor.
Daha ilk günden konuşmaya başladı Zarrab.
Verdiği rüşvetleri, ambargoyu nasıl deldiğini, paraları nasıl akladığını, bu suça kimlerin iştirak ettiğini bir bir saymaya başladı.
Zaten FBI yıllar öncesinden bütün hareketi kayıt altına almış.
Bizim adamlar 17-25 Aralık sürecinin inkar etseler de elin oğlu her şeyi kaydetmiş.
Enteresan bir tuzak hali var ortada.
Yani,
ABD bu kara para trafiğine göz yummuş, hatta alttan alta biraz da örtülü olarak teşvik etmiş, zamanın yetkili isimleri de işe balıklama dalmışlar ve adamlar da bütün bunları kayıt altına almışlar.
Şu anda görünen manzara bu.
Bu durum da tıpkı Saddam’ın durumuna benziyor.
Şöyle bir hatırlayın o zamanları:
Saddam ekonomik olarak krize girmişti. Kuveyt’ten mali destek istemişti. Onlar da vermeyince ülkeyi işgal etmişti. Bu işgal hareketine de ABD örtülü olarak destek vermişti.
Sonra ne oldu?
Bir anda dünyayı ayağa kaldırdı ABD. Ve Saddam’ın tepesine çöktü.
İşte büyük devletler böyle yapıyor.
Bazı isteklerini elde etmek için uzun vadeli oyun oynuyorlar ve akla gelmez tuzaklar kuruyorlar.
Zarrab davası da böyle bir tuzağa benziyor.
FBI zaten dört yıldır bunları izliyormuş.
Şu an ülke yönetimde olan bazıları da bu işe karışmışlar.
Hem de yüksek meblağda rüşvet alarak.
Bunlar Zarrab tarafından bir bir itiraf ediliyor.
Daha da edecek gibi gözüküyor.
Peki bu noktada sormak lazım:
Bu işin sonu nereye varır?
Ülkemiz siyaseti nasıl etkilenir?
ABD’nin uzak hedefleri nelerdir?
İşte bu noktada Erdoğan faktörü devreye giriyor.
Çünkü bu meselenin bir çok uzantısı Reis Beyde düğümleniyor.
Okyanus ötesi de zaten oyunlarını Erdoğan üzerinden yönetecek gibi gözüküyor.
Çünkü ABD Reis beyi köşeye sıkıştıracak.
Şu an ülke için de en tehlikeli durum “Köşeye sıkışmış Erdoğan figürüdür.”
Zira;
Gezi olayları, 17-25 Aralık sonrasında nasıl bir 15 Temmuz süreci yaşadık biliyoruz.
Aynı sürecin daha da şiddetlisi yaşanabilir.
Hatta “sıkıyönetime” varacak süreçler olabilir.
Gezi benzeri gösteriler olur ise iş iç çatışmaya dönüşebilir.
Suriye’de daha ileri bir sınırlı savaş yaşanabilir.
Çünkü Erdoğan ne olursa olsun iktidarı bırakmak istemeyecektir.
Her şeyi ile direnecektir.
Zaten ABD’nin de istediği bu.
Yani,
Erdoğan dirensin ve iç kargaşa çıksın.
Ülke karışsın ve nihayetinde dış müdahalelere açık hale gelsin.
Ve Arap Baharı denen İslam dünyasını karıştırma zincirinin son halkası Türkiye olsun.
Şimdi anladınız mı başlıkta niçin Saddam’dan da söz açtık.
ABD tıpkı Saddam’a yaptığının aynısını Reis beye yapıyor.
Evet dostlar!..
Nereden bakarsanız bakın şu güzel ülkemizi zor günler bekliyor.
Herkes ona göre tedbirini alsın.
Bizden söylemesi…
Benzer konuda makaleler:
- Kudüs’ten dünyaya yayılan tehlike
- Müslüman imajına vurulmak istenen darbe
- Kumpas içinde kumpas
- 17-25 Aralık, Erdoğan ve Hizmet Hareketi
- Erdoğan nasıl ayakta kalıyor?
- Erdoğan – Hoca kavgası
- Erdoğan, dua ve beddua
- İç savaş tehlikesi mi?
- Demokrasi ve adalet reformu niçin gündemde?
- İki yüzlü “Gezi”ciler
Hakkın hatırı âlîdir; hiçbir hatıra feda edilmez!
Değerli Yorumcumuz, her görüşe eşit mesafede durmakla birlikte; hakaret, küfür, aşağılama vb. içeren, toplumsal hassasiyetleri zedeleyici nitelikteki ve büyük harfler ile yazılan yorumları yayınlayamıyoruz. Kriterlere uygun olarak yeniden yorum yazmanızı diler, ilginize teşekkür ederiz. Saygılarımızla. (Editör)