Bâki vazifelerimizi ihmal etmeyelim

altSual: “Üstad hazretleri Emirdağ Lahikasında “Meyvenin dördüncü meselesini çok defa okuyunuz” diyor. Bunun hikmeti nedir? Dördüncü Meselenin konusu nedir?”

BAKİ VAZİFELERİMİZİ İHMAL ETMEMELİYİZ

Meyvenin dördüncü meselesini çok defa neden okumamız gerektiğini Üstadımız zikretmiştir. Bunları şöyle özetleyebiliriz:

1-Dünyevî merakaver meselelere bakmaktan sakınmak.

2-Baki vazifelerimize fütur getirmemek.

3-Kuvve-i maneviyemizi kırmamak.1

Harb-i Umumiden Daha Büyük bir Hadise

1940’lı yıllarda dünya tıpkı bu günkü gibi yeniden bir savaş nöbetine girmiştir. Büyük zalim devletler dünyayı yeniden paylaşmak için yine birbirlerine kurşun sıkıyorlar. Haliyle bu durum dindar da olsa, âlim de olsa insanlarda vazgeçilmez bir merak uyandırıyor. Ve hemen herkes camii ve cemaati bırakıp radyo dinlemeye koşuyor.

Oysa Bediüzzaman Hazretleri dünyanın halini hiç merak etmiyor. Talebeleri, “Bundan daha büyük bir hadise mi var? Veya onunla meşgul olmanın zararı mı var?” diye soruyorlar.

ÖMÜR SERMAYESİ PEK AZDIR

Bediüzzaman cevabında, “Ömür sermayesi pek azdır; lüzumlu işler pek çoktur.” Dedikten sonra, birbiri içinde altı büyük daire çiziyor:

1) Kalp ve Mide Dairesi: Bu birinci daire en küçük; ama vazife en büyüktür. 2) Ceset ve Hane Dairesi. 3) Mahalle ve Şehir Dairesi. 4) Vatan ve Memleket Dairesi. 5) Küre-i Arz ve Nev’-i Beşer Dairesi. 6) Zîhayat ve Dünya Dairesi: Bu altıncısında ise daire en büyük olsa da, burada herkesin vazifesi yoktur.2

HERKESİN BAŞINDAKİ DAVA

Birinci dairede vazifenin büyüklüğü, imanı, ahlâkı, ameli ve ahireti ilgilendirdiği içindir. Büyük-küçük, dindar-dinsiz, siyasetçi-vatandaş herkes kalp ve mide dairesinde vazifelidir. Kalpte imanın tahkiki bir biçimde yerleşmesi en başta ahirete imanla gitmek için gereklidir. Midenin helal şeylerle beslenmesi, haramdan uzak tutulması ahiret noktasından önemlidir.

Bediüzzaman’ın ifadesiyle, bu ahir zamanda ölüm herkesin başına öyle bir dava açmış ki, her insan eğer Alman ve İngiliz kadar kuvveti de olsa, serveti de olsa o tek davayı kazanmak için verecektir. O dava: İmanla ölmek ve ebedi Cennet mülkünü kazanmak davasıdır.

Bu zamanda çoklar bu davayı kaybediyorlar. Hatta Bediüzzaman bir yerde ölen kırk kişiden ancak birkaç tanesinin bu davayı kazandığını, diğerlerinin kaybettiğini keşfen görüyor.

Bediüzzaman burada soruyor: “Acaba bu kaybettiği davanın yerini, bütün dünya saltanatı o adama verilse doldurabilir mi?”

İşte Risale-i Nur herkese bu ebedi davayı kazandıran hakikatlerle doludur.

TARAFGİRLİK HASTALIĞI

Böyle meraklar insana ahiret açısından kaybettiriyor. Afakî ve aldatıcı bir merak cemaatini ihmal ettiriyor. İnsanı tarafgir ediyor. İnsan tarafgir olunca adaleti unutuyor; taraf olduğu cephenin yanlışlarını hoş görüyor, zulmüne ortak oluyor. Bu ayrı bir vahamettir!

Tarafgirliği yüzünden cemaatinin ve ahiret kardeşlerinin şevkini bozuyor, kafasını bozuyor, hizmetlerine zarar veriyor! Bu ayrı bir vahamettir!

Oysa böyle afakî meselelerde cemaatinin bir ortak aklı vardır; bu ortak akla kanaat etse başka bir afakî derdi kalmayacaktır.

Bunu biliyor, ama itimat etmiyor! İtimatsızlığını içinde saklama kadirşinaslığını göstermiyor. Kendi kanaatini muhkem bir mesele gibi savunuyor! –Oysa böyle afakî meselelerin muhkem ve tartışmasız olma imkânı -yapısı sebebiyle- yoktur! Seninki de bir kanaatten ibarettir! Fakat sen kanaat-i hususiyen için cemaatini taciz ediyorsun! Vahim olan budur!

Dipnotlar:
1 -Emirdağ Lâhikası, s. 90 /
2- Asa-yı Musa, s. 34-36

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*