Bir zamanlar

Hatırlıyor musunuz bir dönem “Basında promosyon” rüzgârı vardı.

Hem de ne rüzgâr… Rüzgâr değil, adeta piyasada fırtına esti.

Büyük kavgalar yaşandı. “Kartel” diye isimlendirilen gazeteler karşı karşıya geldi. Eli kalem tutan kodaman yazarlar köşelerini savaş alanına çevirdi ve sırf bağlı bulundukları gazeteler çok satsın diye, tencere-tava promosyonuna destek verdi.

Evet, 90’lı yılların başlarından bahsediyoruz. Sabah, Hürriyet ve Milliyet gazeteleri arasında yaşanan savaşın bir benzeri, sonraki yıllar yine tekerrür etti.

Hatta, iş rakip gazetelerin verdiği ansiklopedilere çamur atmaya kadar vardı. Bu ansiklopedilerin gerçek olmadığı yönünde haberler yayıldı.

Şimdiki kuşak “ansiklopedi”nin ne olduğunu biliyor mu acaba?

Hatırlatalım; ansiklopedi, birçok bilginin sistematik ve çoğu zaman alfabetik sıra ile düzenlenmesinden elde edilen kaynak bir kitaptır. Bilim, san’at, inceleme gibi belirli bölümün ayrıntılarla ve sistemli bir şekilde incelendiği kitaplar için de kullanılmakta olduğu söylenir.

Ansiklopediler, sözlükler gibi yalnız bir kelimenin çeşitli anlamlarını veren eserler değil, çok değişik konular hakkında oldukça geniş ve olaylara dayanan bilgiler içerir.

Ama şimdi nerede?

Acaba hangi evde doğru düzgün ansiklopedik kültür veya anlayış hâkim?

İnternetin ve cep telefonlarının piyasayı istilâ ettiği dönemden bu güne, bir kuşak, ansiklopedinin ne olduğuna dair bilgi sahibi değil.

Dönelim konumuza;

Doksanlı yıllarda promosyon savaşı kızışınca o dönemde kupon biriktiren vatandaş şunları alıyordu:

Hürriyet: Sony TV, Premier DVD oynatıcı, ışıldak, Roadstar CD çalar…

Milliyet: Acropal yemek takımı, Büyük Laurosse Ansiklopedisi.

Sabah: Emsan çelik tencere.
*
Meselâ, aylardır üzerinde çalışılan ve Türk Basın tarihinde bir ilke imza atılan “Satranç seti” ve “Eğitim Kitabı” kampanyalarını da hatırladınız mı?

Sonra yine çok satan bir gazetenin “Hayır, biz her ikisini de veriyoruz” diyerek kampanyayı köpürtmesi… Hatta daha ileri giden çok bilmiş bir medya kuruluşu “uçak” bile verecek kadar uçtu!

Promosyon savaşı bitmedi.

Kampanyalara “internet paketi, bilgisayar ve hatta bisikleti” ilâve ederek büyüttüler.

Tirajlar patlıyordu belki, ama daha sonra tekrar iniyor ve gazetelerin gerçek tirajı kabak gibi ortaya çıkıyordu.

Bütün bunları niye yazdık:

Basında promosyon yasağı tam bu gün yani 1997’de son buldu.

Yani bu gün promosyon yasağının yıl dönümü… Çok şükür kazananı olmayan bir savaş son buldu da, vatandaş rahat bir nefes aldı.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*