Erdoğan da helalleşir mi?

Türkiye’de bir asırdan fazladır resmî ideoloji kaynaklı hukuksuz bir rejim dayatmasıyla; kendi insanına yapılmadık zulüm kalmadı.

Kemalizme biat zorlaması; gâh milliyetçilik esaslarıyla başkasını yutmak, gâh dinsizlikle, dindara tahammül edememekten gelen bir istibdat ya da cemaatlere olan kin ve nefret, nice zulümleri beraberinde getirdi. İstiklâl Mahkemeleri, hapisler, idamlar, zehirlemeler ve sürgünlerle korku imparatorluğu kuruldu. Millet uyanınca da darbeler, peşinden Takrir-i Sükûn, sıkıyönetim, OHAL ve KHK’larla göz açtırmadılar.

Yine o hâkim zümrenin Halk Partisi’ni ele geçirmesiyle, Demokrat Parti’nin ezanı aslına çevirmesinden duydukları intikam hissinden hem ihtilâle, hem de üç demokrasi kahramanının şehid edilmesinde mühim rol aldılar.

Ancak bu asrın en büyük problemi ki, Kur’ânî “Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez” emrine muhalefetle; partisini, aşiretini, milliyetini ve cemaatini topyekûn imhâya varacak toplu suçlar işlendi.

Hem o imtiyazlı grup böyle yaptı, hem de mümessili olan partisi o grubun içine atıldı. Elbette taraf oldukları ve zulme cevaz verdikleri için ahirette veballeri vardır, ancak bu dünyada kanun-u adaletle maddî manevî ceza verilmez. Hz. Bediüzzaman bu mevzuda; “Meselâ: Bir parti bana binler vecihle sıkıntı verdiği halde, hattâ otuz senede hapisler de tazyikler de olduğu halde, hakkımı helâl ettim. Ve azablarına mukabil, o bîçarelerin yüzde doksanbeşini tezyif ve itirazlara, zulümlere maruz kalmaktan kurtulmaya vesile oldum ki, “adalet-i mahza” âyeti hükmünce kabahat ancak yüzde beşe verildi. 1

KILIÇDAROĞLU’NUN YÜZLEŞMESİ

Bildiğiniz gibi Kılıçdaroğlu, içinde kendilerinin de bulunduğu devletin kendi vatandaşına yaptığı zulümlerle helâlleşmesi adına büyük bir değişime imza attı. Tabiî bu da AKP’nin senelerdir “CEHAPE” diskuruyla vazgeçilmezlik kalelerini yıkıyor olması onları rahatsız etti. Nasıl olmasın ki?

AKP yaptığı zulümleri perdelemek adına, şu anki CHP yönetimiyle alâkası olmayan zulümleri nazara vererek 20 senedir seçmenini bir arada tutmayı başardı.

Dünyanın değişimine ayak uydurmayıp bir asır evvelin kamburuyla 1950’den beri (kısa dönemler hariç) iktidar göremeyen CHP, geçmişiyle yüzleşmeyip ve de milletin taleplerini anlamadan ulusalcı, laikçi bir siyaset takip etmeye devam ettikçe milletin teveccühünden uzak, yüzde 25 bandında gidip geldi, tâ ki Kılıçdaroğlu başkan seçilene kadar.

Esasen çoktan beridir CHP içinde çok dengelerin olması ve Halk Parti mirasıyla kurulduğundan kazan fokurduyordu. Elbetteki bir tek şahsın himmetiyle o mirasdan bir anda vazgeçilemezdi. AKP’nin devlet mirasını sahiplenmesi ve 1930’ları aratmayan keyfi zulüm ve hukuksuzlukların bunda çok büyük bir payı vardı. Özetleyecek olursak epeydir AKP’nin o rolü alması bir nevi CHP’ye ayna oldu ve kendi mirasıyla yüzleşmeye sebep oldu.

Bu çok önemli, belki de bir asrın siyasetini değiştirmeye yönelik gelişme karşısında, akıllara 1930’ları aratmayan son zamanların zulmü, tehciri, 4. Devre kanser hastalarını hapiste ölüme terk etme, tabutla tahliye, 1.600 bin insanı işinden aşından etme, terörist olmadığı ve herhangi bir cezaî müeyyide görmediği halde toplum içine çıkamama, en yakınlarının bile tecrit ettiği yaralanmış, yüzbinlerce ailenin travma yaşadığı derin fay hatlarıyla yarılmış bir milleti tekrar saracak, tedavi edecek bir helâlleşmeyi bekler hale getirdi.

Helâllik dilenir, toplumsal bir barış getirilir mi bilinmez, ancak bu iktidarın buna gücü de yetmez niyeti de. Ayrıca Abbas yolcu, bu millet tekrar bu iktidarı taşır mı, o da bu şartlarda çok zor.

Her halde Kılıçdaroğlu gibi bir demokrat veya demokratlar iş başına gelirse (ki Kılıçdaroğlu KHK’lıların iadesini söz verdi) bu büyük travma çözülebilir.

İster bu gün ister dün, bu devlet milletiyle; Kürd’ü, Türk’ü, Ermenisi, Alevisi, cemaatiyle barışmak, özür dilemek ve yaraları sarmak mecburiyetindedir.

Yoksa Bediüzzaman’ın dediği gibi; “kabil-i iltiyam olmayan inşikaklar” (tedavisi mümkün olmayan parçalanmalar) kaçınılmaz olacaktır.

Dipnot:

1. Emirdağ Lâhikası.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*