Hükumetler ve Yeni Asya

Türkiye yönetiminde yeni bir sisteme girildiği, 9 Temmuz 2018 akşamı ihtişamlı bir törenle yüksek perdeden ilân edilmişti. Bu sistemle yola devam edecek olan Türkiye de “Yeni Türkiye” olarak vasıflandırılmıştı.

Pekâlâ…

Acaba bu Yeni Türkiye ile bizim Yeni Asya’nın arası nasıl olur ve nasıl devam ederdi?

O zaman şöyle demiştik:

Yeni Türkiye ve yeniden şekillenmiş devlet yönetimi adına söz bize düşmez. Yeni Asya ise, her zaman olduğu gibi; menfîlikten ve tahrikten uzak, müsbet çerçevede yanlışa yanlış, doğruya doğru diyerek yoluna devam edecektir.

Sual: Hangisi hangisine ne verir veya hangisi hangisinden ne alır?

Bu suale cevabımız da şöyle olmuştu:

Menfaat ve dünyevî çıkar olarak Yeni Asya’nın devletle ve hükümetlerle hiçbir dönemde hiçbir alış verişi olmamıştır. Ama neşriyatiyle vatan sathını mektep yaparak ilim ve fikir sahasında büyük hizmetlere imza atmıştır. Devletin ve hükümetlerin işini kolaylaştıracak asayiş ve emniyete büyük katkılarda bulunmuştur. Yarım asırlık arşiv ortadadır.

Sual: Hangisinin hangisinden çekeceği var?

Şöyle demiştik:

Elbette devlet; devlet olma vasfıyla, hükümet hükmetme edasıyla ve her vesileyle kendini göstermiştir ve gösterecektir. Ama bir Üstad Bediüzzaman gerçeğini de göz ardı edemiyecektir.

Bir asra yakın mücadeleli bir ömür içinde mahkeme kürsülerini ders kürsüsü, hapishaneleri mektep yapan bir Bediüzzaman..

Yazdığı eserlerinin müdafaalarını da ders kitapları halinde tarihe mal eden bir Bediüzzaman..

Der ki: “Âsâyişe ve idareye ilişmeyenin hürriyet-i şahsiyesi her hükûmette vardır ve ilişilmez. Ve hükûmet ele bakar, kalbe bakmaz.”1

Yine der ki: “Elbette ve elbette, hikmet-i hükûmet ve kanun-u siyaset ve düstur-u adâlet bana ve benim gibi kardeşlerime ilişemez. Ve ilişen, her halde ya evhamından, ya garazından veya inadından ilişir.”2

Bugün de Üstâd’ın duruşuna amade ve fikirlerinin naşiri olan bu gazeteye ya evhamlarından, ya garazlarından veya inatlarından ilişenlerin bu gazeteden çekecekleri var.

Birincisi: Çekmek istedikleri sahaya çekemedikleri ve çekemeyecekleri için Yeni Asya’dan çekecekleri var.

İkincisi: Zaten her defasında haksız ve mesnetsiz iftiralarının altında kalmışlardır ve kalacaklardır.

Yeni Asya’nın hedefinde şahıslar yoktur, partiler de yoktur, hükümetler de yoktur.

Ama bir hükümet yetkilisi, Yeni Asya’nın bu duruşunun asıl mânasını yakînen bilmesine rağmen, bir zamanlar, “Yeni Asya hep dik başlı olmak zorunda mı?” diye sormaktan kendini alamamıştı. Yani hakim iradeye teslim olması gerektiğini ima etmişti.

Hakka hukuka, adalete ve genel ahlâka aykırılık nereden gelirse gelsin, Yeni Asya’yı karşısında bulur.

Bunun ispatı için, gazetenin elli üç yıllık arşivi ortadadır, dileyen dilediği zaman bakabilir.

Hem zaten Yeni Asya, daha en başından zora talip olmuş; her dönemde her şeye rağmen hak ve hakikatı haykırmaktan geri durmamıştır.

Beş yıl önce, “Yeni Türkiye” imajıyla yepyeni hamleler va’dedenlerin, ülkeyi sürükledikleri manzara ortada. Gelinen noktayı kendileri de kabul etmiş olacaklar ki; maddî ve manevî buhranlar ile kıvranan bir Türkiye’yi başka bir iktidardan devralıyorlarmış gibi, yine bir beş yıl talebiyle ve Cumhuriyetin ikinci yüzyılının adını “Türkiye yüzyılı” koyarak, kolları sıvadılar.

Yeni Asya’nın ise yeniden kolları sıvamasına ihtiyaç yok. Haklı ve demokratik yayınlarına kaldığı yerden devam etmektedir.

Dipnotlar:

1-Şualar, s.336., 2-Şualar, s. 312-3

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*