Mehmet Özkan ile hatıralarımız…

Geçtiğimiz hafta anî bir şekilde vefat eden, 19. Dönem Milletvekili Mehmed Özkan Abimizin vefatı üzerine birkaç hatırayı, ruhuna rahmet ve duâlar niyazıyla anlatayım. Evvelâ şunu ifade edeyim: Mehmed Ağabeyimiz, çok kahraman ve fedakâr bir insandı.

1977 seçimleri neticesinde, meclise bizim tanıdıklardan AP listesinden; Osman Demirci ve Receb Özel girmişti. 1991 seçimleri neticesinde de, DYP’den, yine iki milletvekilimiz seçilmişti. Bunlar; Nureddin Tokdemir ve Mehmed Özkan’dı. Arkadaşlarımızdan kimin işi olduysa Mehmed Ağabey, muhakkak ona yardımcı olmuştur.

DYP’nin iktidarda olduğu o dönemlerde, bizim çalıştığımız resmî dairenin Bursa Bölge Müdürü, Cemal Kutay’ın damadı ve ahbab-çavuş münasebetiyle, Kutay’ın torpili ile o makama getirilmişti. Görünüşte, iktidara yakın gibi duruyordu, ama ehil biri değildi. İşte ona, birileri bizi işleyip, aleyhimize fitlemişler. Hâlbuki bizim makamlarda gözümüz yoktu şükür. Neticede benim Bursa’dan tayinimi yaptırdı, öğrenince şok olmuştuk. Ankara’ya, Mehmed Özkan’ın yanına gittik. Şaşırdı, sinirlendi, “Yahu bunlar ne yapıyor?” deyip, “Haydi, genel müdürün yanına gidiyoruz” dedi. Genel müdürlük makamına gelince, özel kalem müdürüne “Genel müdür yerinde mi?” dedi. “Evet” cevabını alınca bana da “gel benimle” deyip odaya girdik. Genel Müdüre, “Muhiddin Bey, siz ne yapıyorsunuz? Bizim zamanımızda, nasıl oluyor da, bizim arkadaşlarımızın tayinini yapıyorsunuz?” diye sordu. Genel Müdür de geri adım atıp, “Tabiî sayın vekilim, Osman Bey bizim de arkadaşımız” dedi ve neticede tayini durdurdu.

Gözlüklü ben. Arkamdaki Mehmed Özkan. Solumdaki de Hüseyin Kömürcü.

2011’de, Üstad Hazretleri’nin “Hutbe-i Şamiye”yi okumasının yüzüncü senesinde, Yeni Asya okuyucuları olarak Şam’a gitmek için Antep’te buluştuk. Bir gece orada kalacaktık. Mehmed Ağabeyin, Adıyaman’daki akşam soh- betine yetişmesi için “gidelim” dedi ve gittik.

2016 senesinde vefat eden, kahraman Saadeddin Çelik Ağabeyin cenazesi için, Adapazarı’na doğru yola koyulup, Cumartesi akşamı Bursa dersine iştirak etti. Görüştüğümüzde, “Beraber gidelim” dedi. “Olur” dedim. Pazar sabahı için sözleştik. “Benim sol dikiz aynası yerinden koptu, onu yaptırabilir miyiz?” dedi. “Ağabey, yarın Pazar, çok zor, ama bir bakalım” dedik ve eski sanayiden giderken bir baktık, dükkânın biri açık. Nasıl sevindik. Sağolsun tamirci hemen yaptı ve bütün ısrarımıza rağmen para da almadı. Mehmed Ağabey de hemen arabanın bagajından, Risaleler çıkarıp hediye etti.

O resimdeki bilinmeyenler

Zannedersem, 1978 senesiydi. Ankara’da, geniş iştirakli bir kır buluşması yapmıştık. Dışarıdan gelenler de vardı. Tanışmıştık, ama unutmuşum tabiî. O resimde; Ben, Antalyalı Ömer Tanman, Uşak’lı Hasan Şahin ve iki de dışarıdan muhteremler vardı. Birine (Ödemiş Hüseyin…) deyip, soy ismini bilmediğimizden yazmamışız. Benim arkamda duran, ince, uzun boyluyu ise tanışmamıza rağmen unutmuş, boş bırakmıştık. Kırk sene kadar sonra bir yerde bir araya gelince, onun Ödemişli olduğunu biliyordum ya (aslında Ödemiş değil, baba köyüme yarım saat mesafede, Taşkentli, hemşehri imişiz.) resmi gösterip sordum “Bu abi kimdi?” diye. Baktı, ama resme çakılıp kaldı. “Hüseyin Kömürcü Abi” dedi. Peki, “Şu benim arkamdaki beyaz ceketli kim?” dedim. Demez mi, “O da benim” diye. Meğer o resme şaşırmış. Resimdeki bilinmeyen iki kişi de ortaya çıkmış oldu. “Yahu Mehmed Ağabey, tığ gibi delikanlıymışsın o zaman” gülüştük.

Allah rahmet eylesin, makamı Cennet olsun İnşâallah.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*