Vefat senelerinde Sadettin Çelik ve Mustafa Yeşilyurt Ağabeyler

Sadettin Çelik

Onunla ilk tanışmamız, gençlik senelerimizde Ankara’da oldu. Kendisi, aslen Ordu vilâyetinden ve jandarma astsubayı idi.

Anarşinin zirvede olduğu o senelerde, Silvan’da vazife yaparken yaptığı kahramanlıkları, cesaretini anlatırdı. O sebepten dolayı da kumandanları hem ona çok itimad eder hem de severlermiş.

Ankara’da iken, hep sohbet mekânlarında görüşüp hâlleşirdik. Öyle, fazla sesi çıkmaz, ama serapâ ihlâs, serapâ hizmet ehliydi.

Ankara’dan ayrılıp, Adapazarı’na taşınmışlardı. Bazen gidip gelmelerimizde bazen de çeşitli vesilelerle haberleştiğimiz gibi, cemaatî olarak yapılan faaliyetlerde de bir araya geldiğimiz oluyordu.

Vefatından bir müddet evvel, Adapazarı’na gitmiştik. Orada arkadaşlarımızla bir arada olduk. Beni görünce çok sevindi. Eski hatıraları yâd ettik. Eski dostlarımızı sordu, anlattık. “Gel sana Adapazarı’nın meşhur ıslama köftesi yedireyim” diye, bir-iki arkadaşla bizi yemeğe götürdü.

Akşam orada kalmıştık, sohbet sonrası sanki vefat edeceğini hissetmişçesine, hatıra kalması kabilinden bir de resim çektirdik.

14 Ekim 2016 günü, aldığımız habere üzüldük. Sadettin Ağabey vefat etmişti. Cenaze namazına iştirak etmemiz için, İzmir’den Bursa’ya gelen, rahmetli Mehmed Özkan Ağabeyin arabasıyla, Bursa’dan Erdoğan Akdemir kardeşimizle beraber, Adapazarı’na gittik. Çok kalabalık bir cemaat vardı. Eski-yeni, bütün sevenleri oradaydı. Cenaze defin işinden sonra, Bursa’ya döndük.

Vefatının beşinci senesinde, Sadettin Ağabeyimize rahmetler dileriz. Makamı, mekânı Cennet olsun.

Mustafa Yeşilyurt

Mustafa Yeşilyurt Ağabeyimiz de baba tarafımdan hemşehrim, Ermenekli idi. Ankara’da, Risale-i Nurlar’la ilk müşerref olduğumuzda, kardeşi Selahaddin Yeşilyurt ile tanışmıştık. Selahaddin Ağabeyin bürosu, bizim Ankara Yeni Asya Temsilciliği’nin, Ulus Kediseven sokaktaki binasının üst katında olduğundan, büroya her gidişimizde görüşürdük. Daha sonra ağabeyi Mustafa Yeşilyurt ile tanıştık.

Mustafa Ağabey, hem ilâhiyat hem de inşaat mühendisliği mezunuydu. Mübarek ve muhterem bir insandı. Bir müddet sonra, iki kardeş de Suudi Arabistan’a hicret edip, orada ikamet etmeye başlamışlardı. Kendisiyle, hem Mekke hem de Medine’de buluşup, görüşmüştük. Aynı zamanda, bizim hanımın dayısının oğullarıyla da bacanaktı. Beraber namaz kılar, sabah namazından sonraki Kâbe sohbetlerinde, bütün Nur Talebeleri beraber olarak, “Osmanlı saati”nin altında buluşur, sohbet v.s. bir arada olurduk. Bir gün Kâbe’nin karşısına geçmiş, sütunlardan birine sırtımı dayamış,  tavaf yapan Müslümanları ve Kâbe’yi seyrediyordum. Beni görmüş, yanıma geldi. Yavaşça kulağıma eğilip, “Gel, seni Peygamberimizin (asm) sırtını dayayarak Kâbe’yi seyrettiği sütuna götüreyim” dedi, gittik ve “buraya sırtını dayayarak otur, seyret” dedi.

Daha sonra Türkiye’ye geldiği bir seferinde, Bursa’ya da gelmiş, misafir etmiştik. Akşam, bizim Bursa sohbetine götürdüm. Onu tanıyan arkadaşlarla bir arada olmamıza sevinmişti.

3 Ekim 2017 tarihinde vefat eden Mustafa Ağabeyimizin, dördüncü sene-i devriyesinde, ona da, Allah’tan rahmetler dileriz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*