Saraybosna’dan Köln’e

Bu sene Kur’ân medeniyetinin işlendiği Üstadı anma toplantılarının sonuncusunu yine Almanya’da gerçekleştirdik.

İnsanlığın kurtuluş reçetesi olarak Kur’ân medeniyetinin temel esasları, Mart ayının son haftasında Saraybosna panelinde ele alınmıştı.

Bediüzzaman’ın konuya ilişkin tarihî mesajları, Osmanlı döneminde farklı din mensuplarının barış ve huzur içinde bir arada yaşayabildiği bir belde olması sebebiyle “Avrupa’nın Kudüs’ü” olarak anılan bu tarihî şehirde yankılandı.

Siyonist fanatizmin yıllardır amansız bir cendere altında tuttuğu Kudüs gibi, Saraybosna da yirmi yıl önce etnik bir vahşete maruz kalmıştı.

Ancak Boşnakların kahramanca direnişi bu vahşeti yendi. Şimdi Müslüman Bosna, halen devam etmekte olan zorluk ve engellere rağmen hem kendi ayakları üzerinde durmayı başardı, hem de AB üyesi olma yolunda ilerliyor.

Saraybosna panelistlerinden Prof. Dr. Cemalettin Latiç’in “En önemli ortak özellikleri ihlâsları” dediği Bediüzzaman’la bilge lider İzzetbegoviç’in misyonları, böyle bir ortamda buluştu.

Saraybosna’yı tekrar “Avrupa’nın Kudüs’ü” yapacak süreci canlandırıp hızlandırmak açısından büyük önem taşıyan bu buluşmadan iki ay sonra, Hıristiyan âleminin lokomotif ülkesi Almanya’da, yine İsevîliğin önemli merkezlerinden Köln’de de Kur’ân medeniyeti konuşuldu.

Ve bunun da sembolik anlamı çok önemli.
Çünkü materyalist bir temel üzerine bina edilen günümüz medeniyetinin her alanda yol açtığı derin tahribatın tamir ve izalesi Müslümanlarla Hıristiyanların sıkı işbirliğini gerektiriyor.

Said Nursî’nin 101 yıl önce Şam’daki Emevî Camiinde verdiği önemli mesajlardan biri bu:

“İstikbalin kıt’alarında hakikî ve manevî hakim olacak ve beşeri (insanlığı) dünyevî ve uhrevî saadete (dünya ve ahiret mutluluğuna) sevk edecek, yalnız İslâmiyettir ve İslâmiyete inkılâp etmiş (dönüşmüş) ve hurafat ve tahrifattan (sonradan içine sokuşturulmuş hurafelerden) sıyrılacak İsevîlerin hakikî dinidir ki, Kur’ân’a tâbi olur, ittifak eder.” (Tarihçe, s. 148)

On yıllara yayılan, hattâ asırlara uzanan bir süreç bu. Ve geçen yüzyılın başında Bediüzzaman’ın Hutbe-i Şamiye’yi irad ettiği Emevî Camiinin, aynı asrın sonuna doğru önceki Papa tarafından ziyaret edilmesi, bu sürecin çok önemli sembolik anlamlar taşıyan bir kilometretaşı.

Köln’ün simgelerinden, tarihî Dom Katedralinin inşaatı asırlardır sürerken, İsevîliğin tasaffî edip tevhide dönme ve İslâmla bütünleşme süreci inşaallah kısa zamanda gerçekleşecek. Ve şimdiki Papa’yı içinden çıkaran “bahtiyar Alman milleti” bu süreçte çok önemli roller üstlenecek.

2000 yılından beri Köln’de her sene yapılagelen ve son olarak 13’üncüsü gerçekleştirilen geleneksel Üstadı anma toplantıları da bu bağlamda tarihî etkinlikler olarak kayıtlara geçecek.

Kimi zaman, Türkiye’den giden katılımcıların yanı sıra, Alman toplumunda önemli yeri olan ve alanlarında uzman Alman konuşmacıların da iştirak ettiği bu toplantılar, aynı zamanda Avrupa’nın her köşesinden gelen davetlileri periyodik olarak bir araya getirip buluşturuyor.

Ve birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü… nesilleri, coşkulu bir ortamda sevgiyle kucaklaştırıyor.

Bu mânâların toplantı salonundan taşıp dalga dalga yayılmasının müsbet etkileri, yine zamana yayılan pozitif işaretlerle kendisini gösteriyor.

Hiç ilgisi yokmuş gibi görünen alanlarda dahi böyle işaretleri görmek ve hissetmek mümkün.

İki yıl önceki vize sıkıntısının ve ülkeye girişlerde pasaport polisi tarafından sergilenen abus tavırların, son dönemde yerini belirgin bir rahatlama ve yumuşamaya bırakması ve ilâveten Alman siyasetindeki dengelerin olumlu yönde değişim sinyalleri vermesi, bunlardan bazıları.

İnşaallah herşey daha iyiye doğru gidecek.
Yeter ki, bizler doğru yerde sağlam duralım.
* Tire Nur hizmetinin isimsiz kahramanlarından Ali Düzdemir’e sonsuz rahmet diliyorum.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*