AKP’den önce neler yoktu?

Hani diyorlar ya! AKP’den evvel bu memlekette hiçbir şey; buzdolabı, ambulans, yol, köprü, hürriyet, kadının adı yoktu… İnsanlar köleydi, din de…

Bu retorikler medyanın diline düşünce, geyikler de peşin sıra…

– Asfalt yol yoktu, evlerde buzdolabı yoktu, çamaşır makinası yoktu, havaalanı yoktu, demiryolu çok az vardı. 10. Yıl Marşı’ndaki “Demir ağlarla ördük” cümlesi Fransa’yı anlatmakta. Telefon vardı, ama manyetoluydu, televizyon çok az vardı, otomobil vardı, ama kullanabileceğiniz yol yoktu, THY yoktu. Kuruluşu 1933 görünmekte, ama yolcu taşımak için değil kâğıttan uçak yapmak için kurulmuştu. Cep telefonu yoktu vs. sürüp gidiyor.

Üstelik, CB gittiği yerde senelerdir olan havaalanları, demiryolları gibi senelerin eserlerini biz yaptık demese ve AKP’liler bu algıya kurban gitmese geyik diye geçerdik, ancak bu iş ciddî bir algıya döndü.

İşi o kadar ileri götürdüler ki, eskiden Demirel’i seven ve icraatlarını bilen şimdinin müzmin AKP’lileri de saray ağzıyla konuşuyorlar. “Hafıza-i beşer nisyan ile malûldür”; fabrikalar, barajlar, hidroelektrik santralleri, demir çelik vs gibi sanayi yatırımlar yok”muş” gibi yapıp propagandaya alet ederek, bir çok fabrika satıp savulunca rahmetli Demirel, Erdoğan’a; “Sizden önce kimse bir şey yapmadıysa satıp savurduklarını baban mı yaptı?” cevabı kitabın tam ortası ki, Demirel’siz siyaset arenası da “mış, miş” gibi yapanlara kaldı. Bu sebeple atı alan Üsküdar’ı geçiyor.

AKP’DEN SONRA NE YOK OLDU?

Fakat AKP ne yaptı derseniz buyrun bir bakalım…

Mağduriyetle iktidara gelen AKP, 28 Şubat’ın hırpaladığı dindar/ demokrat kesimin gücünü arkasına alarak AB, ekonomi ve açılımlarla hürriyetçi bir görüntü sergiledikten sonra yavaş yavaş vaatlerinden çark etti. O ideallerden yavaş yavaş inhiraf ederek başka bir yola evrildi.

Parti teşkilâtlarından başlayarak topluma da sirayet eden, Müslüman iktidarda fakat din sadece vitrine hapsedildi.

Güç ve varlık şaşırtınca (benim diğerlerinden neyim eksik zehabıyla) ehl-i dünya ile yarışır hale getirdi. Önce kıyafetler, arabalar değişti, siyah gözlükler süsledi saçların hörgüçlerini. Rengârenk marka başörtüler yarıştı moda kreasyonlarında. Erkekler jeeplere biniyor, villalarda oturuyor, partiler düzenliyordu artık. İslâmî diye otellerde tatil yapıyordu aileler. Ortadirek yaşayan seküler kesimin dikkatini celbediyor, tuhaf ve endişeli nazarla bakıyordular.

Bu dünyevîleşmeden hocalar ve âlimlerde nasipleniyordu ister istemez. Dine ve tarikatlara eskiden beri menfi ve soldan bakanların eline malzeme geçiyordu böylelikle.

Bir defa isminde Adalet ve Kalkınma olan parti, adaleti ve kalkınmayı yok etti; Euro’yu 1.6 TL’den alıp, 10 TL’ye çıkartırken, döviz, faiz, enf- lasyon ayarlarıyla oynayıp, bağımsız olan Merkez Bankası’nı yol geçen hanına, sadece yakın zamanda dört tane başkan değiştirerek ekonominin genleriyle oynadı.

Eskiden iyi kötü giden bir adalet kavramı varken, önce güçlenmek için yanına, sonra da bertaraf etmek istediği kesimleri siyasî kararlarla terörist ilân ederek hukuku bitirdi.

Netice:

AKP, her ne kadar dindar bir kimlik sergilese de bize göre en büyük darbeyi dinî ve millî değerlere vurdu.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*